Ahmed Al Motamassik
Sosyolog ― Fas
Arap Baharı'nın
öngörülemez bir şekilde ortaya çıkışı, olayları farklı veçhelerden sorgulamaya
ve ele almaya teşebbüs eden birçok çalışmaya, zirveye, yayına ve de köşe yazısına
zemin hazırladı. Öte yandan, bu olayları izleyen açıklamalar nihai olarak
tasfiyeci ve mutedil bir etkiye sahipti. Mezkûr cihetten hareketle, bu makalenin
birinci kısmı bütün açıklamaların ve toplumsal hareketlerin üretkenliğinin
ircası üzerinedir.
İlk
olarak; Arap dünyasını isyana iten dalgalanma etkisinin müktesebatını koruyan, şedit
bir sorgulama sahasını açan bu teşekküllerle farklı vaziyetleri ele alabiliriz.
Tunus, Mısır, Fas, Yemen gibi ülkelerdeki isyan dalgasından sonra şöyle
denilebilir: artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu söylem; olayların
küreselleştirici ve teferruatlı açıklamalarıyla sebeplerini bulup bulmamanın kaygısını
aşan, etkili kimi sorular yöneltmemize yardımcı olmaktadır. Arap Baharı,
zihniyetleri ve siyasi talepleri nasıl değiştirdi? İktidarla bağımız ve
toplumsal hareketleri değerlendirmemiz açısından hangi etkilere sahip? İsyan
dalgası olayların gidişatını nasıl değiştirdi? Gösteriler hangi yeni dinamikleri inşa
etti?
Bu
düşünceyle, ilk aşamada işbu meseleye yazılı olarak ileri sürülen açıklama
türlerini ele alıp, ikinci aşamada dünyayı sarsan bu "kaos dalgası"na müteakip
sudur eden değişimlerin mekânını ve izlerini inceleyeceğiz.
I – Arap Baharı: Üretim Yapılarına İlişkin Taslaklar
Bu
konudaki alt başlıklar sosyal ağlar ve komplo teorisi üzerinedir.
A:
Yeni Bilgi Teknolojisinin Başat İşlevi
Birçok
yazı, gösterilerin başarısının temel sebebi olarak yeni bilgi teknolojileri ve sosyal
ağlar üzerinde durdu. Yapılan çağrılar başarısızlığa uğramadığı gibi bilakis
manidardı: Facebook Devrimleri, Twitter Devrimleri, Devrim 2.0, Wikileaks
Devrimi… -Devrimlerin yılmaz yoldaşı, teknolojiden müteşekkildir.-
Biz;
bilginin intikalinde, demokratikleşmesinde ve de nüfuzunda yeni bilgi
teknolojilerin önemini es geçmiyoruz. Tam tersine, Arap düzen-karşıtlığının
çıkışında ve ihyasında başat sebebin bu olduğunu söylüyoruz. Bu tezi
savunanlara kulak kesilirsek; teknoloji ağları olmasaydı, Arap devrimi olmazdı.
Velhasılıkelam, böylesine bir infial tek bir sebeple ilişkilendirilemez. Mevcut
çalışmalar sosyal değişimlerin çok unsurlu yönüne dikkat çekmektedir. Mesela; M.
Dobry, Siyasi Krizlerin Sosyolojisi'nde -siyasi değişkenlikten ve çok
katmanlı bir seferberlik-ten bahseder.
Medyanın
büyük bir kısmı bu sosyal ağların gücünü ve mübalağalı, dönüşümsel
niteliklerini putlaştırarak hataya düştü. Oysaki açıklayıcı unsur olarak bu
tabloyu genişletmek, acı ve baskı içinde tüm sosyal değişimlerin üstünü örtmek
demektir. Bunun dışında, iktidarı da muhalefeti de sosyal ağları kullandı.
Mevcut iktidarlar olası gösterilere karşı koymak, onları engellemek ve zımnen olayları
ıslah etmek için kullandılar.
B: ABD
Menşeli Turuncu Devrim Kuramı
Bu
kuramın öncülleri şu şekilde sıralanır:
- George W. Bush hükümeti tarafından 2003'te Büyük Ortadoğu adıyla duyurulan, müttefik Arap ülkelerinden ve Arap olmayan Türkiye, İsrail, İran, Pakistan ve Afganistan gibi ülkelerden oluşup amacı "özgürlük ve demokrasi" olan kuram ve ilgili açıklamalar.
- ABD ile olan ilişkiler:
- Müttefik olarak bilinip reformların gayet kararlı, tahribatınsa az olduğu ülkeler: Körfez Ülkeleri, Suudi Arabistan, Ürdün, Fas.
- Tablonun Amerikalıların niyetlerine göre şekillendiği ülkeler: Mısır, Yemen, Tunus.
- Yaptırımın sert ve acımasız olduğu azılı düşmanlar: Libya, Suriye.
- Arap dünyasında Batı tarafından düzenlenen isyanlarda yapılan yardım ve yataklık.
Bu
açıklamanın yeterince indirgemeci olduğunu ve gösteri kültürünü, tarihini
ortadan kaldırdığını düşünebiliriz. Kuşkusuz; ABD'nin niyeti, stratejik
çıkarlarına yönelik dengelerini korumayı sağlamak ve de "selamet"ini muhafaza
etmektir. Her şeyin Makyavelci bir anlayışa göre önceden planlandığını
söylemek, Amerikalıların Irak ve Afganistan'daki başarısızlıklarını unutmak olur. "Kaçınılmaz bir şeydir…" der Max Weber, ilk niyet ile son sonuç arasındaki ilişki.
Bu
iki alt başlıkla yetiniyoruz; zira ekonomik, siyasi ve sosyolojik sebeplere
nazaran bu kuramlar daha yeni. Ekonomik sebeplere yönelik açıklamalar; küresel
kriz ve merkez-çevre arasındaki düzensiz ilişkiye yönelik... Siyasi sebeplerse
hali hazırdaki hükümetlerin diktatörcü yapısı ve demokratik sisteme geçmeyi
başaramamalarına… Sosyolojik sebeplerin savunucularının öteki gençlik'in
kitle iletişim araçlarını kullanışındaki marifetini, beynelmilel bir eşiğe adım
atmalarını ayrıcalık olarak görmeleriyse bir başka muhkem nokta olmaktadır.
II –
Arap İsyanlarının Gelişiminin Etkileri
Neden
kavramının ihlali; toplumun farklı kesimlerinde, -hâl-i pürmelâl
sessizliklerinde- Arap Baharı'nın etkilerini anlamımıza yardımcı olmaktadır. Bu
bakışın; gücünü ve menzilini ortaya koydukça bizi daha da sorgulamaya ittiğini
söylememiz gerekir.
A) Korku
İktidar
ilişkisi, mevcut iktidar için tehlike sinyallerini algılama ve durumu algılama
diye iki başat aygıta sahiptir. İlki: vatandaşların gereksinimlerini
karşılayabilecek bir sistemin meşrulaştırılmasıdır; nihai amaç: üretim
koşullarını temin eden sembolik iktidar için sembolik sermaye
toplamaktır. Bu tarz bir sistem daha ziyade "demokratik" ülkelere matuftur.
İkincisi:
gösterileri durdurmak ya da olası bir gösteriyi engellemek amacıyla fizikî
şiddet kullanarak vatandaşta korku oluşturmak. Bu tür bir tahakküm; iktidarın
başına buyruk, yönlendirici olduğu ülkelerin metasıdır. Bu
noktada, söz konusu olaylardan sonra insanlar artık özgür bir şekilde kendilerini
ifade etmekte ve hayır diyebilmektedir. Fas’tan iki örnek: çalışma şartlarını
herkesin gözü önünde protesto eden Polisler; Adalet Bakanı’nın tutumunu
eleştiren Hâkimler.
Korkunun
defi, hakiki demokrasinin ihyasına bir prelüd'dür.
B) Yeis
Önceki
gösterilerin muvaffakiyetten uzak oluşu savaş stratejilerinin etkisi üzerinde
kimi algılara yol açtı. Suların durulması, elit kesimde yeisi tırmandırdı ve
mevcut iktidarlara çelimsizleri, it-kopuk takımını silahlandırma teşebbüsünü
bahşetti. Gösterilerin seyri, umutları
tazeledi ve de dirilişin her zaman mümkün olduğunu gösterdi. Siyasi
kolektiflerin içtiması bu yeniden-doğuşa şahadet ediyordu. Umudu yeniden
kazanımıysa, Sovyet Bloğu'nun çöküşüyle zarara uğrayan Arap Solu’nun direnişine
adeta ab-ı hayat oluyordu.
C) Ayrışma
Modernistler
ile gelenekçiler, laikler ile dindarlar, muhafazakârlar ile yenilikçiler…
Mevcut iktidarlar her zaman ayrışma, bölünme üzerinden bir dil geliştirmişler
ve bu ayrımlarda zorbalığa duçar olmuşlardır.
Tunus,
Kahire, Kazablanka; geçmişinde daha önce görmediği bir halk kitlesini
meydanlarında gördü.
Tüm
bu olanlar, -geçici olsa bile-değişimi gerçekleştirmeye imkân sağlamıştır; biri
ya da öteki olmaktan ziyade "birlikte olmaya" çalışılmıştır. Fas'ta şu anda
Komünistler ve İslâmcılar arasında ortak bir temele dayalı bir koalisyon
hükümeti vardır.
D) Alt-üst oluş
Gösteriler,
iletişimin her türlü seçeneğini haizdi. Siyasi ve ideolojik söylemler ekonomik
analizlerin, halel gelmiş makamların etrafında eklemleniyor, gelgelelim sosyal
birliğin şahs-ı manevisine tesir edemiyordu; yalnızca aynı düşünceleri paylaşan
ya da en azından kültürel bir birikimi olan elit kesim tarafından bir anlam
veriliyordu. Bu durumun nihayetiyse: alt ve üst tabaka arasındaki
uçurumdur. Bu hercümerçlik’in tersine, Arap isyanlarının söylemi daha ziyade
basitti: bir terane değil, insanların hakikatiydi. 20 Şubat Hareketi, "onur" ve "adalet" içindi; "yıkım" için değil. Bu 3 ay büyük bir nüfuza sahipti, zira
insanların hıncı pusuya yatmıştı ve sonra da bir olup yürüdüler.
E) Kavramsal Zincirler ve Yöntem
Üzerine
Araştırmacıların
çoğu siyasi krizler ve toplumsal ayaklanmalar üzerine klasik kuramları ve de
olayların ehemmiyetini incelemek için çalışmalar yaptı yapmasına ama
araştırmaların büyük bir kısmı değişimsel dinamiğin işlevinin gerçek
mekanizmalarına değinmeden geniş çaplı açıklamalarına bir yenisini
ekleyemedi, aynı söylemler defaatle tekerrür etti. Bu da genç araştırmacılara -öznenin
eylemine itibar ederek- yeni yöntemleri açtı.
Arap
Baharı'nın çıkışının epistemolojik etkileri:
- Geçerli açıklamaların temelini oluşturan epistemolojik zincirin yapıbozumu.
- Tarihsel ve sosyolojik determinizm üzerine tartışmaların canlanması.
- Eski görüşleri saf dışı bırakan ve sosyal dinamikleri farklı bir şekilde aksettiren soruların yeniden düzenlenmesi.
- Dönüşümlü eyleme geçişi sağlayan müteessir gücün telakkisi.
- Yapısal ve varsayımsal bağlamlarında kolektif ve bireysel özne çeşitliliği karışıklılığının yeniden topluma kazandırılması.
- Makineleşmemiş bir toplumun inşasının ve öngörülemezliğinin ıslahı.
- Tek tip düşünceden azade oluş.
Bu
düşüncelerimin nihai amacı, Arap Baharı'nı tarihe gömenlere birkaç kelam
edebilmektir. İsyan dalgasının dönüşünü -tarih de tekerrür edecektir- açıkçası
bekliyorum. "Arap Baharı" Sonbahar dönemine girdi, kış kapıda! Ortadoğu’da çok
daha büyük kışların yaşanacağı muhakkak… Bu durumu, toplumların yapısından,
isyanların ortaya çıkış sebeplerinden ve şu anda gelinen noktada ekonomik
iflaslardan, siyasi oyunlardan ve demokratikleşme adımlarında yaşanan
sıkıntılardan anlayabiliyoruz. Yakın gelecekte "Arap Baharı" kavramıyla ortaya
çıkarılan bu süreci Ortadoğu'da daha doğru analiz edeceğiz ve hem Batı'da hem
Amerika'daki etkilerini de daha yakından gözlemleyeceğiz.
Fransızcadan çeviren: Ali Hasar
[Ayraç Dergisi 56. Sayısında ve Heyula Eleştiri'de yayımlanmıştır.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder