Satranç tahtasının üzerinde görülen oklar terakkîye (yükselmeye) ve terakkî sebeplerine işaret etmektedir. Terakkî etmekte olan kişinin uğramış olduğu makamlara "dereceler" denir. Satranç tahtasının üzerinde görülen kancalar ise sukûta (düşmeye) ve sukût sebeplerine işaret etmektedir. Sukût etmekte olanın düşerken uğramış olduğu makamlara da "derekeler" denir. Sâir (veya sâlik/yolcu) "abdullah/Allah'ın kulu" ve "abdurrahman/Rahman'ın kulu"dur. İleride bu kimse "abdü'l-îcâd/îcâdın kulu" diye ifade edilecektir. Sözü edilen yolcunun yolculuğunun başlangıcı, 1 numaralı karede bulunan adem/yokluktur. Yolcunun yolculuğu, doğal sayıların sırasına göre birden yüze kadar devam eder. Birden ona kadar olan birinci onluk "en alt tabaka" adını alır ve kişi temyiz, ergenlik ve rüşt çağlarından önce bu karelere uğrar ve şeriata göre henüz mükellef değildir.
Birinci onluğun üzerindeki makamlara yükselen kişinin geri dönmesi yerilmiştir ve cezası vardır; tövbesini yenilemesi, yolculuğa yeniden başlaması ve Allah'ın rahmetinden ümit kesmemesi gerekir. En alt tabakaya geri dönmenin sebebi; içinde kanca bulunan ve kişiyi en alt tabakanın derekelerinden birine çekip sürükleyen yedi makamdan birinde ikamet ederek orayı yurt edinmektir. Sözü edilen derekeler şunlardır:
Yükselmenin sebebi ise şu sekiz makamda ikamet etmektir:
- Edebi Az (11); kişiyi Kötü Fiillere (9)
- Kötü Sohbet (30); kişiyi Cehalete (7)
- Hasta Akıl (32); kişiyi Mezellete (5)
- Cehl (33); kişiyi Toprak Altına (6)
- Riyâ (51); kişiyi Kine (8)
- Gurur (91); kişiyi Mihnete (10)
- Şeytan (100); kişiyi Arzuya (4) geri döndürür.
- Haset (34); kişiyi Büyük Denize (16)
- Harabeler (45); kişiyi Kötü Huya (18) geri döndürür.
Yükselmenin sebebi ise şu sekiz makamda ikamet etmektir:
- Mecâzî Aşk (23); kişiyi Hakikî Aşka (44)
- Çıplağa Acıma (29); kişiyi İyi Huya (57)
- İyi Sohbet (40); kişiyi İyi Fiillere (64)
- Tahkikler (48); kişiyi Ulvî âleme (66)
- Allah'ın Yolunda (50); kişiyi Cennete (74)
- Şecâat (55); kişiyi Şehâdete (90)
- Kâmil Mürşit (62); kişiyi Bekâ Billaha (96)
- İlim (69); kişiyi Muhammedî Mülke (94) yükseltir.
Yolları bilen bir şeyhe arkadaşlık eder
Yolculuğunda onu ölümcül yerlerden koruyan
Onu gördüğünde Allah'ı hatırlatır ona
Ve kulu Mevlâsına ulaştırırİşte o zaman onu tanımış olur
Ve özgür olur, başkası çıkar kalbinden.
[Âriflerin Satrancının Manası]
Âriflerin Satrancı, adına "yokluk" dediğimiz bir başlangıç ile yolculuk, yolcu, menziller, makamlar, dereceler, derekeler, tasarruf eden bir özne (fâil) ve tasarruf edilen bir nesneden (mef'ûl) oluşmaktadır. Bu satranç bize, bu fânî ve sonradan olma kulun kadîm, bâkî ve her şeye varis olan yaratıcısı ve mevlâsı yanındaki durumunu anlatmaktadır. Aynı zamanda bu satranç, bizlere bu kulun; mümkün (varlığı zorunlu olmayan) ve afetlere ve tehlikelere açık, Vâhid ve Kahhâr olandan gelen kader oklarının hedefi olan, meylinden ve kendi arzusu ve tercihiyle işlediği fiilinden sorumlu olduğu [bu dünyevî] varlığının içindeki yolculuğunun başlangıcını, ortasını ve sonunu anlatır. Bundan dolayı, maksada ulaşabilmek için şu konuları ihtiva eden bir mukaddimeye ihtiyaç duyuldu:
- Kul (abd) ve kısımları
- Yokluk (adem) ve kısımları
- Yok (ma'dûm) ve kısımları
- Varlık (vücûd) ve kısımları
- Var olan (mevcûd) ve kısımları
- Yolculuk (seyr) ve çeşitleri
- Yolcu (sâir), menzilleri ve makamları
- Kazanan ve dereceleri
- Kaybeden ve derekeleri
- Bu satrancı idare eden fâil/özne
- Bu satrançta idare edilen mef'ûl/nesne
Muhammed b. el-Hâşimî ed-Dımeşkî
Âriflerin Satrancı Şerhi
Enîsü'l-Hâifîn ve Semîru'l-Âkifîn fî Şerhi Şatranci'l-Ârifîn
Şeyhu'l-Ekber Muhyiddin İbn Arabî
Muhammed b. el-Haşimî ed-Dımeşkî
Sır Yayıncılık
Emir Hanı No: 49 16010 Bursa
Tel: (224) 223 72 10
Selamünaleyküm hiçbir şey anlamadım daha açıklayıcı yapabilir misiniz.Örneğin bu oynanabilir mi, ne işe yarar, ne zaman kullanılır, bunun gibi, ve nasıl kullanılır
YanıtlaSilAnne annemlerde bunun oyunu vardı, oldukça kalın bir saman kağıdına çizilmiş. O zincirlerin yerine yılanlar vardı. Bir pul ve zar ile iki kişi oynanırdı. Zar ile kaç kare gidileceği belirlenirdi sırayla. Yılanların ağzına gelince kuyruğu neredeyse oraya kadar inilirdi. Anılar canlandı gözümde. Teşekkürler.
YanıtlaSil