27 Temmuz 2015

Victor Erice — El Espiritu de la Colmena

Franco'nun ölümünden sadece 2 yıl önce çekilen, 1973 yılı İspanya yapımı Victor Erice'in taşlaması, dikta toplumu eleştirisi, toplumsal gerçekçilik izleri taşıyan yapıtı.

El Espiritu de la Colmena, Türkçe adıyla Arı Kovanının Ruhu, kendi içinde İspanya Kapalı Toplumunun ve kültürel özgünlüğe yavaş yavaş açılan bir penceresi olma özelliği taşıyan muhalif dönem filmlerinden birisi. 1940'lardaki İspanya İç Savaşı'ndan sonra Kastilya'da küçük bir kır kasabasında geçen hikâye, tamamıyla savaş artıklarından oluşuyor. Açılış sahnesi dünyadan yalıtılmış ve tek tip kültür için öteki sinemasal değerlerin çocukların arabanın arkasından koşuşu gibidir. Çocukların kendi kültürlerinden olmayan bu film için duyduğu heves, gözlerindeki sevinç, dikta kültürünün masum gibi duran masum olmayan küçük izleri.

Gösterilen ve belki de El Espiritu de la Colmena'nın omurgasını oluşturan film, James Whale'nin 1931 yılı yapımı Frankenstein'ıdır. Victor Erice'in özellikle bu filmi seçmesinde Francocu mantaliteye kendi eleştirisini getirme kaygısıdır ki filmin gelişiminde yalıtılmış kültürün ve savaş yangınından arta kalan insanların acziyetini kendi imgeleriyle tokat gibi çarptığını görürüz. Bunu belli etmez Victor Erice, durgun ilerler, uçsuz bucaksız ekin bahçeleri, dibi gözükmeyen kuyu ve soğuk demiryolu ile kendi alegorisini yapar. 

Filmin çekildiği döneme [1973'ler] bakılacak olunursa, Francocu düşüncenin Dictablanda diğer bir deyişle Ilımlı Diktatörlük sürecidir. Bu dönem; Devlet Sansürüne karşı İspanyol ve diğer Hispanik kültür sanatçılarının dünyaya yeni yeni açıldığı ve başarılarının geldiğinin en büyük habercisidir. 1967 yılı yapımı Nane Şerbeti filminde Katolik sisteminin, faşist ilkelerinin güzel estetiği çoğu Franco Teknokratları tarafından yere göğe sığdırılamazken gözlerden kaçan bir husus vardır ki bu güzelliğin altında yatan acımasızlık ve merhametsizlik duygusudur. El Espiritu de la Colmena'nın 1970 yılı öncesi bu gibi yapımlardan ayrılan özelliği muhalifliğin belirgin özellikler taşıması ve Francocu sansüre direnişidir. Victor Erice taşlıyor, karakterleri [Sürgün edilen baba, Cumhuriyetçi kaçak, Ana, Isabel, Teresa gibi] ile gedikleri kapatıyor.





Etnografik tabanla başlayan, çocukların Frankenstein filmi gösterimi sonrası kendi imgelerinin çizilmesi etrafında gelişen ve nihayetinde Arı kovanı metaforuyla ve diğer gönderimleriyle kendi harmanıyla buluşan El Espiritu de la Colmena, İspanya'yı betimleyen ve kapalı toplumdan dış dünyaya açılışın ışıklarını saçmayı yeterince başarıyor. 

Ana ve Isabel'in Arı Kovanını izlerkenki bakışları, bize o kovanın içindeki arıların yıllar yılı acı çeken İspanya halkını gösterir. Arıların kovana sıkışmış hâliyse, kapalı toplumun en belirgin kritiğidir ki Victor Erice Frankenstein filmini çocuklara göstermekle bizlere Francocu zihniyetin korkunçluğunu vurgular. Franco ürünü olan sistem çocuklarının nihayetinde filmdeki Frankenstein'ın çocuklarına dönüşeceğinin haberini verir. Bu noktadan filmin başındaki çocuk imgeleme çizimlerine gitmemiz mümkündür. Franco – Frankenstein – Franc-enstein.

Amerika'dan [Hollywood] ithal Frankenstein ile kültürel ve tarihsel ayrıntı farkındalığının oluşmasında önemli bir geçiş var. Ses - görüntü, müzikler ve kurgulama – metaforlaştırma teknikleri ile süredizimsel olarak hispanik kültürün yeniden inşasını yapar Victor Erice. Ana [Ana Torrent] ve Isabel [Isabel Telleria]'in demiryolundaki o kara trenin geçişinden önce soğuk raylara başlarını koyup uzaktan gelen sesler ile tarihsel geçmişin seslerinin silinmediğini, çocukların raylardan başını çekip kaçmalarınıysa kendilerinden güçlü olanın ezici ve güçlü diktasına boyun eğmek zorunda kaldığını çıkarabiliriz. Buna ek olarak; Sürgün edilen baba Fernando [Fernando Fernan Gomez], eşi Teresa [Teresa Gimpera] ve Cumhuriyetçi kaçak – Frankenstein bağlamı, İspanyol dönem bağlantısıyla ilişkilendirilir. 

El Espiritu de la Colmena, diktatörlük bağlarının gevşemesi sürecinden günümüze uzanıyor. 1973 yılından günümüze ışık tutmayı başarıyor ve –bence- her türlü başarısıyla ilgiyi sonuna dek hak ediyor. Hispanik kültür çalışmaları, İspanya ve Latin Amerika mantalitesi, özgürlük, kriz, sınırları aşma, olağandışılık, kimlik arayışı, dönem sancıları, geliştirilmiş modernizm ve tüm bunların baremi altında turbokapitalist sisteme karşı ayakta durmayı yıllardır sürdüren bir yapıt.

25 Ekim 2011



1 yorum:

  1. Gerçekten harika anlatmışsınız, ellerinize, kalbinize sağlık.

    YanıtlaSil