5 Şubat 2018

Ousmane Sembene — La noire de...

Ousmane Sembène


Bağımsızlıkları saflıklarını bozdu.

La noire de..., 1966

La noire de… Ousmane Sembene'nin 1966 yılından daha da geçmişe uzanan siyah beyaz filmidir. Diouana'nın Senegal'den Fransa’ya işveren hanımının evinde çocuklara bakmak için gitmesiyle başlıyor anlatı. La noire de…, Sahraaltı Afrika'nın ilk uzun metrajlı yapımı olma özelliğini korumaktadır. Filmin insanın sömürülmesine odaklı öyküsü olduğu için Fransa tarafından baskıya ve sansürlere maruz kaldığını da belirtmek gerekir. Sembene'nin La noire de…'sü dışında 1971 yılı yapımı sömürge karşıtı filmi Emitaï de yıllarca sansürlenmiş, Fransa'da gösterimi yasaklanmış ve film üzerinde değişiklikler yapılarak dağıtımına müsaade edilmiştir. Bu açıdan Sembene'nin filmlerinde ahlaki, kültürel siyasi tabanın olduğunu görebiliriz. Sembene, Afrika Sineması'nın çıkardığı usta yönetmenlerden birisidir.

Afrikalı sinemacılar arasında siyasal, sanat, kullanılan teknik, ahlaki gelişim ve anlatısıyla Senegalli Ousmane Sembene'nin ayrı bir yeri vardır. Kıtadaki sinema kimliğini ve yüzünü Afrika'dan Avrupa'ya taşıyan Sembene, La noire de…'sünde güçlü bir sinema dili kullanır. Didaktik, siyasi, kültürel, ahlaki öğelerin yer aldığı filmin dili altında gerçeklikler yatar. Monologları kullanır Sembene, kültürel imgeleri bir araç olarak yerleştirir filmine. Diouana'nın maskesi, onun tek arkadaşıdır, onunla teselli bulur, ona mana yükler. Toplumun bireyselleşmesinin eleştirisini yapar. İnsanların birbirinden giderek nasıl da uzaklaştığını belirtir, tablosunu aktarır geçmişin. Sahraaltı sömürgeciliğinin kıtadaki etkisi hâlâ sürüyordur. İnsan sömürüsünün hizmetçi Diouana'nın gözünden yavaş yavaş aktarılmasındaki başarılılık Sembene'nin hedefi tam on ikiden vurduğunun en büyük kanıtıdır. Diouana, Fransa'da mutlu değildir, çocuklara bakmak için gelmiştir ama hanımı ona bütün işleri yaptırır. Dakar'daki gibi değildir artık hanımı, onu sözleriyle kandırmıştır ve de üstelik Diouana'ya karşı tutumu giderek sertleşmektedir. Beyaz insan, siyahiyi eziyor. Maskelerin dili yok, susuyorlar.

Diouana, bütün yaşananları monologlarıyla tamamlar. Sembene, Diouana'nın iç dünyasındaki ile gerçek yaşantısı arasındaki zıtlığın kesinliğini gösterir. Diouana, monologlarında dirençli bir hâl içindeyken, yaşantısı suskunluk içinde ve ürkekliklerle doludur. Maske imgesi ile filmin kültürü yakalanır. Sembene, karakterlerini bütün olağanlığıyla verir, olmayana ergi yapmaz. Sömürgeci yapının giderek gevşemesinin ve çürüyüşünün Sembene ile harmana ulaştığı netlik kazanır. La noire de…, dinamizmin temel taşlarından birisine evrilir; gücünü köklerinden alan, Avrupa'da da o gücü hissettiren Dakar destanı oluverir.

Afrika mecazlarının La noire de…'de kültürel işlev gördüğü ve Sembene'nin bunu dolaylı ve dolaysız bir şekilde aktardığı belirgindir. Diouana'nın hayatındakiler Fransız sokaklarına taşıyor, çocuk üzüntülerine karışıyor, sahillere, oradan da Dakar'a uzanıyor. Yemeğe gelen Fransızlar, hicve başlıyor. Diouana'nın monologları devam ediyor. Geçmişte yıkımın inşasını yapanlar siyahi kızın hizmetiyle keyiflerine devam ediyor. İtaatsiz Diouana. Savaşı devam edecek, Senegal çok uzaklarda. Sembene, toplum ahlakını çizerken Afrika ve Avrupa kültürlerini birbirleriyle çarpıştırır, saf, bozulmamış kültürün hakkaniyetini savunur. Sömürgenin izleri var. Bağımsızlık kavramı, direncin ve itaatsizliğin bir miladıdır. Özünde Senegal kalan, köklerini toprağa salan siyahi toplum, beyazlar karşısında dik, boyun eğmiyor. Sembene, farkındalığını ortaya koyar. Toplum içindeki kötülükleri taşlar La noire de…'de. Diouana, kendi sessizliğinde, hayatın satır aralarında.

Siyahi göçmenlerin sömürülmesi, toplumun kendi içindeki hiyerarşik yapılanmasına atıf yapılması, iktidarın ve gücün insanı ezerek prestij kazanması noktalarından dem vurulurken, Sembene güçsüz olanın bireyselliğini ve bireysel iktidarını vitrine çıkarır. La noire de…'nün estetik şeklini oluşturur ve onu saklar, en derine, en bilinmeyene. Diouana'nın iç sesleri filmin geneline yayılan dramın özünü ağırdan ağırdan işler. Beyaz insan, siyahiye yüzünü gösterecektir. Dönüş noktalarını sosyal gerçekçi bakış açısıyla yakalayan Sembene, etkileyici hareketi, sanatı devreye sokar ve çarpıcı sona doğru ilerler.

Can alıcı yönetmenlerden olan Ousmane Sembene, La noire de… ile Kartaca Film Festivali ve Prix Jean Vigo'dan eli boş dönmedi. Diouana'sını 1960 Avrupa'sına öyle bir çarptı ki yıllar sonra da La noire de…'nün Afrika'dan çıkan cevherlerden birisi olduğunu kanıtladı. Çarpıcı finaliyle, güçsüzlüğün altındaki o mutlak gerçeği saklamadı. Diouana'nın maskesi Dakar'ın kalbini bırakmaz. O yerleşim yerindeki Beyazları bilir, onu takip eder, toprak yollardan gider müzikler eşliğinde. Frank, kalpleri satın alamaz. Saf benliğin, öze dönüşün, hakikatin tohumlarının asla gitmediği, küvetlerin soğuğunu taşıyan, Sahraaltı'nın anti kolonyalist manifesto filmi La noire de… Sembene'nin insanlığa bir tercümesi. Diouana, toprağın insanını en güzel şekilde yansıtırken sessizlik siyah beyazlığa karışıyor. Ötelerde insan yine gizleniyor, aldanıyor. Pusuda saklananlar, bu savaşı kazanmak istiyor ama Sembene her yönüyle kendisini ve La noire de…'sünü zirveye çıkarıyor. Yabancılaşmış toplumda kendine yabancı bir insan ve öyküsü.

La noire de…'nün kahramanı, insanı insanla anlatan ve kendi kültürünü folklorik çizgiyle perdeye aktaran Afrika Sineması'nın Atası Ousmane Sembene, 9 Haziran 2007’de, 84 yaşında yaşamını yitirdi ve Müslüman mezarlığına gömüldü.

Mart 2012

1 yorum:

  1. Güzel konulu film. Fransanın insanları vatanlarından terk etek zorunda bıraktığı ve vatanlarını terk edenlere ne muamele gösterdiği insanlık dışı olayların en kibar dille anatıldığı iyi bir film.

    YanıtlaSil