İmam Hüseyin Camii, Kerbela - Irak
Nûr-i Muhammed-est çün îcad-ı kâinât
Hûn-i Hüseyn mûcib-i idâme-i âlem-est.*
|
Şah İsmail [Safevi Şeyhi - ö. 1524]
Hüsnünün beyânı sûre-i Yâ-sîn ü hel-etâ
Ey Kâbe-i mübârek ü ey Merve vü Safâ
Dürr-i felek verürse mânâ ihtiyârını
Bir târ-ı mûyini dü cihâna kılam bahâ
Gelmiş degül gelüpdürebilmez be-rûz-i haşr
Devr-i kamer senün teki şâh-ı mehlikâ
Kim ki visâlin isteye ihlâs ile senün
Üstünde zıll sâye-i saâdet tutar hümâ
Toprağa bas ayağını ey gözlerim nûru
Kim hâk-i pâyini dilerem behr-i tûtiyâ
Şeydâ vü mest ü vâlih ü hayrânem ey sanem
İhlâs ile yolunda menem rind ü can-fedâ
Hurşîd ü mâh ü cümle sitâre ber-encümen
Kıldı sücûd sûretine ey azîz-i mâ
Rûh-i musavver oldu yüzünden be-âb u kil
Sensin şehâ bu ahseni takvîm'e kimyâ
İnsân degildi gökde melek yok idi henüz
Sen var idin cihânda ey dürr-i ibtidâ
Hem-tâsı ol şehenşeh-i âzam nigârımun
Yokdur be hakk-ı hörmet-i Evlâd-ı Mustafâ
Yârin yolunda hasta Hetâî yoruhma tîg
Olgil şehîd-i deşt ü beyâbân-ı Kerbelâ
Abdurrahman Sâmi Saruhânî [Yahya Kethüda Uşşâkî Dergâhı Postnişîni – ö. 1934]
Çeşm-i cân-ı âşıka nûr-i cilâsın Yâ Hüseyn
Enfüs ü âfâka şems ü meh-ziyâsın Yâ Hüseyn
Mazhar-ı nûr-i celîl ıstıfâdır hilkatin
Umde-i nûr-i yakîn-i ictibâsın Yâ Hüseyn
Nûr-i lâhûtun muhît-i bahr-i envâr-ı şühûd
Sen şeh-i mânâ-yı kuds-i dü serâsın Yâ Hüseyn
Vâlidin Şâh-ı Velâyet mâderin Zehrâ Betûl
Sen ciger-pâre-i mahbûb-i Hudâ'sın Yâ Hüseyn
Hânedân-ı ehl-i mahşer Sâkî-i Kevser iken
Sen susuzlukdan Şehîd-i Kerbelâ'sın Yâ Hüseyn
Âsitân-ı hazretinde bendedir cümle cihân
Zübde-i nûr-i Muhammed Mustafâ'sın Yâ Hüseyn
Bahr-i nûr dürdanesidir mâye-i aslın senin
Sen ziyâ-yı akdes-i arş- ûlâsın Yâ Hüseyn
İbtilâ künhüyle buldun ictibâ-yı zât-ı Hakk
Sen şefî'-i ekber-i yevmi'l-bekâsın Yâ Hüseyn
Bâb-ı lûtfundan eder Sâmî kulun hep istimdâd
Sen huzûr-ı Hakk'da makbûlü'r-recâsın Yâ Hüseyn
Cemâleddîn Uşşâkî [Uşşâki-Cemâliyye kolunun pîr-i sânîsi – ö. 1750]
Sana bende olduğumu cihân bilsün Yâ Hüseyn
Bâğ-ı Muhammed'e iki gonca gülsü Yâ Hüseyn
Birisi Şâh-ı Hasen Hulku'r-Rızâ sırr-ı Nebî
Sırr-ı Hayder isteyenler sana gelsün Yâ Hüseyn
Kurretü'l-ayn-i Rasûl'sün server ü şâh-ı şehîd
İsteyen ders-i ledün ol ahre dalsun Yâ Hüseyn
Vâliden bint-i Rasûl Fâtimetü'z-Zehrâ'dür
Atan Şâh Ali'den dersini alsun Yâ Hüseyn
Kerbelâ'da niçün iki kişiyle oldun şehîd
Mü'minînün cümlesine rahmet olsun Yâ Hüseyn
Dâvâ-yı İslâm ederken niçün kıydılar sana
Müşrikîne ol Yezîd'e lânet olsun Yâ Hüseyn
Seyyid Seyfullah Efendi [Hazret-i Pîr Ümmî Sinân'ın halifesi – ö. 1601]
Yâ Rasûlallâh bize gör ne'tdi âsî ümmetin
Görmeye anlar dahi rûz-i kıyâmet şefkatin
Şâh Hüseyn'in etdiler hâke berâber cismini
Kılmadılar ol münâfıklar senin hiç hürmetin
Kerbelâ'da ger göreydin Yâ Muhammed hâlimiz
Tâ kıyâmet sâkin olmazdı bizim-çün firkatin
Kim ki Âlem Fahri'nin evlâdına buğz eyleye
Yâ ilâhî eyleme ana müyesser cennetine
Biz muhibb-i Hânedân-ı Mustafâ'yız Seyfi'yâ
Rûz ü şeb nesl-i Rasûlullâh'a olsun midhatin
Fasih Dede [Galata Mevlevîhânesi Dedegânından – ö. 1700]
Ey gönül âmâde-i âh ol Muharrem'dür gelen
Hâzır ol ey dîde-i ter şehr-i mâtemdür gelen
Mevsim-i kaht-ı neşât u zevk-i şâdîdür bu şehr
Şehr-i câna hep metâ-ı gussa vü gamdur gelen
Huşk-lebdür bu meh-i mâtemde hep bahr ile cûylar
Gelse de mikyâs-ı dilden mâ degül demdür gelen
Berk-i handeyle güşâd olmaz bu demlerde dehen
Vakt-i br-i âh u bârân-ı dem-â-demdür gelen
Yâd edüp ol tîre-eyyâmı Fasîh-âsâ bu dem
Ey gönül âmâde-i âh ol Muharrem'dür gelen
Kamî-i Âmidî Efendi [Diyarbakır Rifâî Dergâhı Postnişini – ö. 1884]
Saâdet ravzasının serv ü mehi kadd-i hırâmân
Rasûl'ün kurretü'l-aynı iki şehzâde-i Merdân
Şehâdet bağının iki gül-i nazikterînidir
Hasen gonce-i nesrîn Hüseyin'im verd-i ahmer kan
Biri cûd-i sehâ-güster biri bahr-i atâ-gevher
İkisi de kerem-perver şebâb-ı ravza-i Rıdvan
Biri verd-i tarîkat dîgeri sırr-ı hakîkatdir
Biri kumrî-i Hû Hû-zen birisi tûtî-i irfân
Ömer Zarîfî Efendi [Bulgaristan, Rusçuk Sâdî Dergâhı Şeyhi – ö. 1795]
Eyâ mü'min karındaşlar Muharrem'de kılın mâtem
Akıdup kan ile yaşlar Muharrem'de kılın mâtem
Muhammed Mustafâ içün Aliyyü'l-Murtazâ içün
Şehîd-i Kerbelâ içün Muharrem'de kılın mâtem
Olup ayn-i cem âşıklar yüreği nâra yanıklar
Gelüp bir yere sâdıklar Muharrem'de kılın mâtem
Aluben eline taşlar döğünüz sîne vü başlar
Akıdup dîdeden yaşlar Muharrem'de kılın mâtem
Cemâlin arz edübdür gül anın-çün zâr eder bülbül
Giyinüp câme-i gülgûn Muharrem'de kılın mâtem
Firâk-ı Kerbelâ'dır bu gönülde mâverâdır bu
Tükenmez macerâdır bu Muharrem'de kılın mâtem
Bugün deryâ gibi cûş et özünü gel ferâmuş et
Erenler pendini gûş et Muharrem'de kılın mâtem
Bükâ-i derd ü firkatle hazîn olup melâletle
Zarîfî gibi hasretle Muharrem'de kılın mâtem
Kethüdâzâde Mehmed Ârif Efendi [Hamzavî ricâlinden – ö. 1844]
Kurretü'l-ayn-i Habîb-i Kibriyâ'sın Yâ Hüseyn
Nûr-i çeşm Şâh-ı Merdân Murtazâ'sın Yâ Hüseyn
Vâlidin şânında dendi "Lâ fetâ illâ Ali"
Mazhar-ı sırr-ı etemm-i Lâ fetâ'sın Yâ Hüseyn
Hem ciger-pâre-i Zehrâ Fâtime Hayru'n-Nisâ
Ehlibeyt-i Müctebâ Âl-i Abâ'sın Yâ Hüseyn
Halkan ü hulkan müşâbihsin Râsulullâh'a sen
Nâzenîn-i enbiyâ vü evliyâsın Yâ Hüseyn
Sana gülle dokunan ümmîd eder mi mağfiret
Gonc-i gülşen-serây-ı Mustafâ'sın Yâ Hüseyn
Seyyid-i şübbân-ı cennet dendi şânında senin
Pîşüvâ-yı etkıyâ vü asfiyâsın Yâ Hüseyn
Ehl-i mahşer dest-i Hayder'den içerken Kevser'i
Sen susuzlukla şehîd-i Kerbelâ'sın Yâ Hüseyn
Sad-hezâran lânet olsun ol Yezîd'in cânına
Nice kasdetdi sana nûr-i Hûdâ'sın Yâ Hüseyn
Kıl şefâat Ârif'e ceddin Muhammed aşkına
Arsa-i mahşerde makbûlü'r-recâsın Yâ Hüseyn
Neşet Efendi [Nakşibendi şeyhi, mesnevîhan – ö. 1807]
Ey çeşm uyan ağla İmam Hüseyn içün
Ey cism ü cân ağla İmam Hüseyn içün
Ey dil hemân ağla İmam Hüseyn içün
Ey dîde kan ağla İmam Hüseyn içün
Ey seyl-i hûn çağla İmam Hüseyn içün
Der-pîş edüp vak'a-i Kerbelâ'yı sen
Yâd et Ehlibeyt'e olan mâcerâyı sen
Âl-i Abâ'ya nâzil olan belâyı sen
Ey dîde kan ağla İmam Hüseyn içün
Ey seyl-i hûn çağla İmam Hüseyn içün
Ol nâzenîn ki mehdini Cibrîl gâh gâh
Cünbân olurdu tâ ide ârâm hâbgâh
Deryâ-yı hûn içre şinâver olan o mâh
Ey dîde kan ağla İmam Hüseyn içün
Ey seyl-i hûn çağla İmam Hüseyn içün
Zânû-yı arş sâye-i fahr-i peyâmberân
Olmuşdu tahtgâh o sultâna bir zamân
Âgaşte-hûn hâk-i reh-i Kerbelâ olan
Ey dîde kan ağla İmam Hüseyn içün
Ey seyl-i hûn çağla İmam Hüseyn içün
Bir katre eşk-i şâh-ı şehîdâb mâtemi
Gark-ı âb-ı rahmet eder cümle âlemi
Yâd et Kerbelâ'daki mâtem ü gamı
Ey dîde kan ağla İmam Hüseyn içün
Ey seyl-i hûn çağla İmam Hüseyn içün
Neşet gibi sûz-i derûnla eyle âh
Ol sîne-kûb rûz ü şebân eyle âh vâh
Tûfân-ı eşke gark ola çarhla mihr mâh
Ey dîde kan ağla İmam Hüseyn içün
Ey seyl-i hûn çağla İmam Hüseyn içün
Mustafa Selâmî Efendi [Eyüpsultan Selâmi Tekkesi postnişîni – ö. 1813]
Ednâ kuluyum Fahr-i Rasûlü's-Sakaleyn'in
Ol nûr-i Ehad Ahmed ü Ceddü'l-Haseneyn'in
Can tîgını uryan ederim cism-i gılâfdan
Kanlar saçarım fâtihine Bedr ü Huneyn'in
Nûş eyler isem ol Şah Hasen aşkına zehri
Çekmem elemi yoluna baş gitse Hüseyn'in
Hûn-âbe-i eşkimle cihân kana boyansın
Giryan olarak derdine ol Kurretü'l-Ayn'in
Evlâd ile ashâba selâm eyle Selâmî
Şâd ola dahî rûh-i şerîfi ebeveynin
Benzer okumalar:
Yazının yayınlanmasında gösterdikleri alaka ve hissiyat için Revak Kitabevi'ne teşekkür ederiz.
__________________________________
[*] Muhammed'in nuru, kâinatın icat edilme sebebidir / Hüseyn'in kanı, âlemin ayakta durma sebebidir.
Osmanlı Dönemi Şeyhlerinden Kerbela Mersiyeleri, Yayına Hazırlayan: Kahraman Özkök, Revak Kitabevi, İstanbul, 2014.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder