Tabakâtü'l-Evliyâ ― Ricalu'l-Gayb
Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm
Tabakâtü'l-evliyâ (kuddise sirruhu'l-azîz):
el-Aktâb: Kutub olan, cemî'-i zamanda külliyen ahvâle ve makâmâta cami' olur. Veya asalet üzre yahut gayri üzre hakikat-i Muhammediyye gibidir.
el-Gavs: Her zamanda bir olur. Gavs dahi iki türlüdür: Biri zâhire hükmü geçer ve biri bâtına. Amma Hazret-i Resûlüllâh'ın (a.s.) hem zâhire ve hem bâtına hükmü geçerdi. Ondan Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali (rıdvânüllâhi aleyhim ecmaîn) bâtın ve zâhirleri de şâmildir. Ve ulemâ-i râsihûndandır. Ve Hasan-ı Basrî ve Habîb-i Acemi ve Selmân-ı Fârisî ve Bâyezîd-i Bistâmî silsile-i meşâyihden olan azizlerden.
el-İmâmân: Her zaman iki olurlar. Birinin adı Abdü'r-Rab'dir ve birinin Abdü'l-Melîk'tir. Ve kutbun adı Abdullâh'dır.
el-Evtâd: Dört olur. Artık-eksik olmaz. Biri meşrık tarafında ve biri mağrib tarafında olur ve biri cenûb ve biri şimal tarafında mutasarrıflardır.
el-Evrâ: Hay bir kimesnedir. Hak Taâlâ şol kadar kuvvet vermişdir ki cemî'-i mahlûkât kuvveti kadar. Belki dahi ziyâdedir. Asker önünce olur, düşmana evvel ol cevâb verir.
el-Efrâd: Bir kimesnedir ki Halil Peygamber (a.s.) kalbi üzredir. Makamı, makâm-ı selâmettir. Dünyâ halkına sû-i zan etmezler. Hakim olurlar, sâdık olurlar.
el-Ebdâl: Bunlar yediden ziyâde olmaz. Hak Taâlâ bunlara yedi iklimin tasarrufun vermişdir. Esmâları Abdü'l-Hay, Abdü'l-Bakâ, Abdü'l-Kâdir, Abdü'l-Mürîd, Abdü'l-Alîm, Abdü's-Semî', Abdü'l-Basîr'dir. Biri bir maslahata gider olsa, birine bir şahsı kendi suretine kor, gider. Kimesne onu fark eylemez. Ebdâl, anlayıcıdırlar. Hakk'ı anlaya! Muhalefet etmeye! Şeyh Şihâbüddîn Sühreverdî Hazretleri onlardan idi.
el-Büdelâ: Bunlar her zamanda dörttür. Ziyâde olmazlar. Bunlara Ricâlü'l-Vahîs (?) derler. Yeryüzünde meçhuldür. Kimesne onları bilmez; gök ehli bilir ancak.
er-Rukabâ: Her zamanda sekiz olur. Artık-eksik olmaz. Bunlar dünyânın sekiz köşesinde olurlar. Allah emriyle hıfz ederler. Hâtûnlardan dahi olurlar. Ahvâl-i âleme âlimlerdir.
en-Nûkabâ: Bunlar her zaman on iki olur, ziyâde olmazlar. Hak Taâlâ bunlara on iki burç musahhar eylemişdir. Hak Taâlâ, nüfûsda olan günâhları bunlara bildirmişdir.
en-Nücebâ: Bunlar her zamanda altıdan ziyâde olmazlar. Ahvâl-i kubûru Hak Taâlâ bunlara keşf eylemişdir. Arşdan aşağı ne var ise bildirmişdir. Makamları arşa denlüdür.
el-Ümenâ: Bunlar her zamanda üç olurlar. Hazret-i Mîkâil kalb üzre, Hz. Cebrail ve İsrafil ve Mîkâil ve Azrail ilmi kadar ilimleri vardır. Şeyh Necmüddîn Kübrâ Hz. onlardan idi.
es-Sulehâ: Bunlar her zaman beş olurlar, ziyâde olmazlar. Cîbrîl kalb üzre olurlar. Bunların ilmi ve makamı ve mertebeleri Hz. Cibril'den ziyâde olmaya. Haşr oldukları vakit dahi Hz. Cibril ile haşr olalar. Havâtinden (hatunlardan) dahi olurlar.
el-Ahyâr: Bunlar her zaman dokuz olurlar. Nuh Peygamber kalbi üzre bunlar ümmet-i Muhammed'dendir. Havâtinden (hatunlardan) dahi olurlar. Makamları, makâm-ı gayrettir. Dîne muhalif olan nesneye incinirler.
er-Recebiyyûn: Bunlar her zaman kırk olurlar. Halleri, Hak Taâlâ azametine müstağrak olup kalmışlardır. Recebiyyûn dediklerine hikmet oldur ki mübarek Receb ayını görünce ol hâl bunlara vâki olur, perakende olurlar. Kaçan Receb'in evvelki günü olsa, hummâ-yı muharraka gibi bir nesne tutar. Asla üç güne değin harekete kadir olmazlar. Üçüncü gününden sonra bir mertebe-i hıffet hâsıl olur ki cemî'-i esrâr-ı rabbâniyye ve mükâşefe-i ilâhiyyeye muttali' olup mübarek Şa'bân ayı geldikleyin her biri bağdan boşanır gibi işli işine dağılır.
el-Havâriyyûn: Bunlar altı olurlar. Gazaya yardım edip kılıç ururlar. Kılıçlarına kimesne mukabil olamazlar.
el-İlâhiyyûn: Her zamanda üç olurlar. Bunlara Rahmâniyyûn dahi derler. Kâh bunlar hatiften avaz işitirler.
el-Müslimûn: Bunlar her zamanda dokuz olurlar. Velayet izhâr ederler. Onun üzre kâyim olurlar. Ve tayy-i mekân ve tayy-i zaman ederler. Ebu'n-Necîb es-Sühreverdî ve Aynü'l-Kuzât Hemedânî ve Behlül Dîvâne (Dânâ) bunlardan idi.
el-Mustafiyyûn: Bunlara Müctebiyyûn dahi derler. Üç yüz aded olurlar. Artık-eksik olmazlar. Hz. Âdem (a.s.) kalbi üzre olurlar. Ya'nî kemâlâtları Âdem Peygamber gibidir.
er-Ricâlü'l-Gayb: Bunlar her zamanda on olurlar. Huşu' ve hudû' üzre olurlar. Yeryüzünde aheste aheste yürürler, aheste aheste söylerler. Dâima müşâhede-i Hak'ta olurlar.
er-Ricâlü'l-Fevt: On bir kimesne olurlar. Ve bunlara Ricâlü'l-Kahr derler. Himmet etmekte, nüfûs nice dilerlerse te'sîr ettirirler.
er-Ricâlü'l-Feth: Bunlar dahi yirmi dört kimesnedirler. Hep ehlullâhın gönlüne ne feth olursa, onlardan olur; himmetleriyle olur. Bunların ikisi meşrık tarafında, ikisi mağrib ve ikisi şimal tarafında olur. Ve ikisi kıble tarafında, kalanı yerli yerinde olur, meşâyıhlardır.
er-Ricâlü'l-Maâricü'l-Aliyy: Bunlar her zamanda dokuz olurlar. Her nefesde Allah'a mi'râcları vardır. Her mi'râcda bir ilim tahsil ederler.
er-Ricâlü't-Tahte's-Süflâ: Ricâlü't-Tahte's-Serâ dahi derler. Her zamanda beş olurlar. Ve bunların gıdası ve hayâtı nefes-i Rahman’dır.
er-Ricâlü'l-Ganî Billâh: İki kimesnedir. Hak Taâlâ makâm-ı gınayı onlarınla saklar.
er-Ricâlü'l-Ayn: Bunlar her zamanda üç olurlar. Onların makamına Sakî-ru'r-Refref derler. Min sâkıtı'l-arşi'l-kebîr şânü'l-azîmü'l-mekân kimselerdir.
er-Ricâlü'l-Cenân: Ve Atf-ı İlâhî dahi derler. İşleri halka şefkat ve rahmettir. Hak Taâlâ asla velâyet-i zahir etmez.
er-Ricâlü Eyyamı's-Sitte: Bunlar altıdır. Hak Taâlâ'dan istimdâd edip halka meded eylerler ve meded erişdirirler. Birisi âlem-i melekûtta melâikeler ile oturur, bakîleri yeryüzünde makâmlı makamında olur.
el-Hâtim: Her zamanda bir olsa gerek. Velâyet-i Muhammediyye hatm ola. Ümmet-i Muhammed de ondan olur, dahi olmaz.
Benzer okumalar:
Bkz. Ariflerin Satrancı
_____________________________________
Yazının yayınlanmasında gösterdiği alaka ve nezaket için Sır Yayıncılık'tan Cahit Çollak Bey'e (Bursa) teşekkür ederiz.
* Minyatür: Mimarların Geçişi, Sûrnâme-i Hümâyûn.
* Süleymaniye Ktp. Şehid Ali Paşa Kit. Nu. 2820/7, vr. 73b-74b; Ögke, age, İst. 2001, s. 571-573. [Kara, Mustafa. Metinlerle Osmanlılarda Tasavvuf ve Tarikatlar ― Sır.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder