KAKTÜSÜN SONSUZLUĞU
Nereye götürüyorsun beni babacığım?
Rüzgâra, evladım...
... Ovadan çıkarlarken ikisi,
bir tepeye kurulmuştu Bonapart'ın askerleri
gözetlemek için eski Akka surları üzerindeki
gölgeleri – Bir baba "Korkma!" diyordu oğluna.
Korkma kurşun vınlamasından! Toprağa yapış
kurtulursun! Kurtulup tırmanacağız
Kuzeydeki bir dağa ve geri döneceğiz
dönünce askerler uzaktaki ailelerine
— Evde kim kalacak bizden sonra
babacığım?
— Nasılsa öyle kalacak
oğlum!
Anahtarını yokladı organlarını
yoklar gibi, ferahladı içi. Geçerlerken
dikenli bir çitten dedi ki ona:
Hatırla oğlum! Burada çarmıha gerdi İngilizler
Hatırla oğlum! Burada çarmıha gerdi İngilizler
babanı bir kaktüs dikeni üzerinde iki gece
ama tek bir kelime etmedi. Büyüyeceksin oğlum
ve anlatacaksın onların tüfeklerini miras alanlara
kanın demir üzerindeki hikâyesini...
— Atı neden yalnız bıraktın?
— Eve yârenlik etsin diye evladım
Zira evler ölür terk ederse sakinleri...
Kapılarını açıyor sonsuzluk uzaklardan,
gecenin yolcularına. Bozkır kurtları uluyor
ürkek bir aya. Ve bir baba "Deden gibi güçlü ol!" diyor
oğluna. Tırmanalım birlikte son pırnal tepesine
Hatırla oğlum: Burada düştü yeniçeri
savaş katırından, o halde dayan ki
dönebilelim geriye
— Ne zaman babacığım?
— Yarın. Belki iki gün sonra oğlum!
Sersem bir yarın
arkalarındaki rüzgârı çiğniyordu
uzun kış gecelerinde.
Evlerinin taşlarından kalelerini inşa ediyordu
Yuşâ Bin Nûn'un askerleri. Nefes nefeseydi
baba oğul Kana yolunda: Buradan geçti
Efendimiz bir gün. Burada suyu şaraba
dönüştürdü. Çok şey söyledi aşk hakkında.
Yarını hatırla oğlum. Nisan otlarının
kemirdiği Haçlı kalelerini hatırla
terk ettikten sonra askerler mekânı...
_____________
Mahmud Derviş
Arapçadan çeviren: Mehmet Hakkı Suçin, s. 47-49, Ayrıntı, Kasım 2017
___
Mehmet Hakkı Suçin, Arapça-Türkçe Edebi Çeviri, SYRIA TV
___
Mehmet Hakkı Suçin, Arapça-Türkçe Edebi Çeviri, SYRIA TV
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder