14 Mart 2020

Hannah Arendt'in Martin Heidegger'e Mektubu








1929

Sevgili Martin,

Hakkımda pekala başka ve tesadüfi kaynaklardan haber almış olmalısın. Bu da haberin saflığını gideriyor, fakat Heidelberg'deki son görüşmemizde bir kez daha yenilenen ve saadet bahşeder bir tarzda sağlamlaştırılan güveni değil. Bugün sana öyle geliyorum, eski teminat içinde ve eski bir ricayla: Beni unutma, sakın unutma; çok iyi ve derin bir şekilde bildiğim gibi, aşkımız hayatımın lütfu ve inayeti oldu. Bu bilgi kalbe dokunmak için değil. Bugün de değil. Çünkü ben kendi göçerliğimin aidiyetini ve yurdunu bir insanda buldum, muhtemelen bunu çok az anlayacaksın.

Sık sık senin hakkında bir şeyler işitiyorum. Ne var ki, hepsi meşhur bir ismin anılışındaki o hususi yabancılık ve dolaylılık içinde. Bu benim için zor özdeşleşilebilir bir şey. Seve seve bilmek isterdim: Neredeyse acı veren bir memnuniyetle, nasılsın, şu an neyle meşgulsün ve Freiburg sana ne veriyor?

Alnından ve gözlerinden öpüyorum.

Senin Hannah

****

Eylül 1930

Martin,

Bugün seni gördüğümde, bağışla, hemen kendimi toparladım. Fakat, seninle Günther'in pencerede yan yana duracak olması, bu resim beni bir anda sarstı ve ben peronda, bu görüntünün iblisçe açıklığına yol vermek istemedim. Bağışla.

Beni tamamen alt üst eden birçok şey bir araya geldi. Seni görmek, sadece, her zaman olduğu gibi hayatımın en sıkışık ve duru sürekliliği hakkındaki bilgimi uyandırmıyor, lütfen bırak söyleyeyim, aşkımızın sürekliliği hakkındaki bilgimi de uyandırıyor.

Bilakis, saniyelerce önünde durdum. Sen aslında beni çoktan görmüştün. Üstünkörü baktın. Ama beni tanıyamadın. Küçük bir çocukken, annem beni ahmakça bir oyun oynayarak çok korkutmuştu. Hani bir daha kimsenin onu tanıyamayacağı kadar burnu uzayan Cüce'nin masalını okumuştum. Annemin bana oynadığı oyun sanki bugün başıma geldi. Sadece sürekli bağırdığım korkuyu, o kör korkuyu hâlâ çok iyi hatırlıyorum: Hâlâ senin çocuğunum ve Hannah'yım. Bugün de tıpkı böyleydi.

Ve sonra tren çekip gitti. Evet böyleydi, tıpkı şu an düşündüğüm gibi, o hâlde istediğim gibi: Siz ikiniz orada yukarıda ve ben yalnız ve büsbütün çaresiz karşınızda. Her zaman olduğu gibi elimde hiçbir şey yok, olayları akışına bırakmaktan başka, beklemekten başka, beklemek, beklemek.

****

New York, 27 Kasım 1970

Sevgili Martin,

Günlerdir, haftalardır sana yazmak; en azından mektubunun bana ne kadar iyi geldiğini, paylaşımının ve Zaman şiirinin tefekkür ederken nasıl yardımcı olduğunu söylemek istiyorum. Yıllar, yıllar önceki diğeriyle birlikte.

Ölüm varlığın sıradağıdır
Dünyanın oyununda.
Ölüm senin ve benim olanları
Düşen ağırlığa taşır
Bir huzurun yüksekliğine
Salt yeryüzünün yıldızına doğru.

(Umarım yanlış alıntılamamışımdır, tekrar bakmak istemiyorum.)

Fakat yazamıyorum; belki konuşabilirdim ama yazamıyorum. İki insanın arasında bazen, çok nadir, bir dünya oluşuyor. Sonra bu bir vatan oluyor, kabul etmeye çoktan hazır olduğumuz her hâlükârda biricik bir vatan. İçinde dünyaya karşı korunduğumuz bu minicik mikro-dünya, biri çekip gittiğinde yıkılıyor. Gidiyorum, çok sakinim ve düşünüyorum: gitti.

Sana ve Elfride'ye teşekkür ediyorum. Eve ne zaman taşınıyorsunuz? Yanımda Du Thor Seminerleri'nin sonuncusu var: "La finitude est peut-être la condition de l'existence." (Fr. Sonluluk, belki de varoluş hâlidir.) Şu an plan yapamıyorum ama ilkbaharda nerede olacağınızı bilmek güzel olurdu.

Her zaman olduğu gibi

Hannah

****

21 Temmuz 1972

Sevgili Martin,

Dün çok güzeldi. Eylülün gelişini sevinçle bekliyorum. Şimdi aklıma geldi; ayın 26'sında sizi rahatsız etmemeye dikkat etmeliyim.

Bir aşağı bir yukarı çok şey düşündüm. Düşünce, eğer sendeki gibi her sabah yeni bir başlangıç yapıyorsa, sonuçlarını hiçbir şey örtemez. Bu bir ödüldür ve bu ödülü düşünsel faaliyetin aslı olan "sözlü ifade", yazı için de talep eder. Bu konuda Kant'ın çok güzel bir ifadesi var, kâğıt hazinem arasında ona tekrar denk gelirsem onu sana göstereceğim. Kant aşağı yukarı şöyle bir şey söylüyor: sonuçlar akla muhaliftir, akıl onları sürekli çözer durur. (Sokrates)

Merkür'ün Haziran sayısı daha yeni elime geçti. Wiezsäcker'in ziyareti yüzünden: Muhtemelen onun kısa süre önce yayımlanan kitabı Die Einheit der Natur'u (Tabiatın Birliği) biliyorsundur. Merkür'de Gernot Böhme'nin Physik zu Ende denken başlığı altında uzun bir mülakatı var. Belki ilgini çeker.

Melville'in Billy Budd eserini elde etmek için uğraştım; muhtemelen kitap yarın burada elime geçecek. Onu kitapçıdan direkt sana gönderiyorum.

En iyi dileklerimle, özellikle de "60 Sayfa" için.

Her zaman olduğu gibi,

Hannah

Elfride'ye selamlar.
_________________________________________
(*) Martin Heidegger, Hannah Arendt: Mektuplar, çev. Melek Paşalı, Kaknüs, 2009.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

2011–2024 idea, schola, zâhir âlem