20 Ekim 2019

Çekoslovakya Sineması — Jiri Barta

Jiri Barta, Zanikly svet rukavic

Çek Canlandırma Sineması'nın en önemli temsilcilerinden biri olan Jiri Barta, uluslararası platformda yaptığı çalışmalarla ön plana çıkmayı başarabilmiş usta bir yönetmendir. 65 yaşındaki yönetmen Çekoslovakya Komünist Rejimi düştükten sonraki 10-15 yıl süren bir zaman diliminde her şeyden elini ayağını çekmiş, sanatsal üretimini asgariye indirmiştir. Onun Zanikly svet rukavic'i (Eldivenlerin Yok Edilmiş Dünyası) içinde sadece modern zamanların sinemasına bir eleştiriyi değil, sinemanın kendi tarihine ve toplum-medeniyet kavramı üzerine getirdiği bir alegorik bakışı da barındırmaktadır.

Barta'nın eldivenlerin dünyasından oluşturduğu kısa filmi yer yer Bunuelci, yer yer Fellinici bir seyirle ilerler. Eldivene diğer bir tabirle eşyaya verilen mana üzerinden geliştirilen film dili oldukça estetik bir yoğunluğa sahiptir. Eldivenler Barta'nın dekorunda bir şıklığa, ardıllı bir curcunaya kavuşur. Canlandırmacı Vlasta Pospisilova'nın ürünlerine binaen, aynı dönemde Jan Svankmajer'in modern çağ hicvi, anlamsızlık-uyumsuzluk sürrealizmindeki şaheser kısası Moznosti dialogu'dan (Diyalogun Boyutları, 1982) sonra emeğinin bulunduğu bir diğer çalışmaysa Jiri Barta'nın Zanikly svet rukavic'idir. Bartacı düş gücü Svankmajerci sürrealizmden kendi gerçekliğiyle ayrılır. Eldivenler, Svankmajer'in zihnindeki saçma diyalektiğinden sıyrılır. Onlar, sinemanın ve medeniyetin beşiğinde cirit atar. Bir dekoru vardır. Svankmajer'deki yapı-bozum orantısından pekala uzakta konumlanmaktadır.

Eldivenlerin Yok Edilmiş Dünyası'nın retrospektifinde bir diğer Çek canlandırmacı, kuklacı Jiri Trnka’nın Ruka'sı (El, 1965) vardır. Trnka'nın çömlekçi kuklaya yüklediği mizaç Çek dönem rejimini, totalitarizmin yekpare gücünü taşlar. El, bu noktada uyumu bozar. Kukla, ona direnir. Dekoru daraltır, zihinleri tarumar eder. Barta, tekil karakterden ziyade bir komünal birlikteliği şerh düşer. Onlar raks ederek ritmi arttırır, yan yana dizilerek tipik Macar Ayaklanması'nı andırır. Canlandırmacının dinamizmi canlı-eylem düalitesinde bir bağa dönüşür. Polonya-Macar Ezoterik Sineması'nın nakışlarının görüldüğü kısa film, Orta ve Doğu Avrupa'nın içindeki buhranı müziklerinin içinde gizler. Çünkü, onlar yanındayken dost, uzaktayken despot olanlar tarafından yıllarca düş gücüne itilmiş. Bu noktada sanat bütünsel bir zenginliğiyle karanlık kuyuları aydınlatmayı bir amaç edinebilmiştir. Çek Canlandırma Sineması ve de dolayısıyla Svankmajer, Trnka, Barta gibi kimlikler ve kusursuz dönem çalışmaları günümüzde hâlâ altı çizilir bir hâle bürünebilmiştir. Sanata, düş gücüne bağlılık artık azaldı. Hakikat yitiriliyor. 

Jiri Barta, eldiven-komün ikileminde dekorun büyüleyiciliğinin naifliğini sırtlanarak bir savaş çıkarır. Barta'nın toplumu bir karmaşanın içindedir. İnsanlar çeşitli zevklere uymuş, saflıklarını yitirmiş bir şekilde cümbüş çağlarını yaşamaktadır. Medeniyet o eski Prag sokaklarındaki sanatçılarını özlemektedir. Bratislava, Budapeşte, Varşova Hollywood’un ağaçları altında ölmeye mahkum edilmiş. Sinema, artık Bir Endülüs Köpeği'nin havlamalarını çok uzaktan duyuyor, hatta işitmiyor. Çünkü sağırlaşmış gözleri, körleşmiş kulakları var. Ellerinde bir karınca dahi yok. Onlar birer karıncayiyen. İnsanların gökyüzünü ellerinden almışlar. Sinema, medeniyet, ahde vefa artık endüstriyelleşmiş suretlerin ellerinde. Ama tüm bu olanlar karşıt bir biçimde gerçekleşiyor. Bir sonraki an ne olacak, bunu bilmiyoruz. Bildiğimiz şey, hakikatin asla ama asla değişmeyeceği. 

Çek Sineması'nın kusursuz güzelliği bilinen bir gerçekliktir. Barta'nın yıllarca süren savaşı, Trnka'nın gecelerini harcayarak oluşturduğu kuklalar, Çekoslovak fabllar, Laterna magika, Svankmajer'in düşleri-çamurları, Menzelci sinematografi, Vera Chytilova ve niceleri. Her şey ama her şey kalpten ve düş gücündendir. Barta'nın eldivenleri vardır, onlar tek başınadır, sokaklarda dolaşırlar, üşür o eldivenler. Yalnızdırlar. Ama bu onları güçsüz kılmaz. Aksine, yıllarca tek başına ayakta durmayı başarabilmiş insanlar medeniyetin bu çarklarında hırpalanmış suretlerin aynasında daha büyük bir akse sahipler. Onların gölgeleri öyle bir samimiyet taşıyor ki insan, onların düşlerinin gücü karşısında bir kez daha hayret ediyor, düşünüyor. O eldivenleri yalnız bırakmıyor, tarihin tozlarını üflüyor. Kalplerine sokulabiliyor. Sanatın boyutluluğunu ve göstergeleri, nesneleri algılarken bir nebze de olsa o yola girebiliyor. Barta, yok edilmiş dünya ile 80'lerden bir bozum fısıldamıştı: Değişim aslında gerçekleşmişti.

Benzer okumalar:

Jiri Trnka, Ruka [El, 1965]

Şubat 2013

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

2011–2024 idea, schola, zâhir âlem