4 Ağustos 2023

Augustinus ― İç Konuşmalar

Fanny och Alexander














Sevgimiz

Akıl: Kendinin ve Tanrının bilgisinden başka bir şeyi seviyor musun?

Augustinus: Şu anda sahip olduğum duyuya dayanarak bu soruyu bunlar dışında başka bir şeyi sevmiyorum diye cevaplamak isterdim ancak daha güvenli bir biçimde hiçbir şey bilmediğimi söylemeliyim. Çünkü sıklıkla başka bir şeye açık olmadığıma inandığımda, aklıma gelen şeyin ötesinde bir şeyin mümkün olduğuna inanmak beni rahatsız eder. Ayrıca çoğunlukla düşüncelerim beni rahatsız etmese de gerçekten de beni tahmin ettiğimden daha fazla rahatsız eden üç şey bulunmaktadır: sevdiklerimi kaybetme korkusu, acı çekme korkusu ve ölüm korkusu.

Akıl: O halde en çok sevdiğin kişilerle yaşamayı, kendi sağlığını ve bedendeki hayatın kendisini seviyorsun, nitekim aksi takdirde bunları yitirmekten korkmazdın.

Augustinus: Öyle olduğunu kabul ediyorum. 

Akıl: O halde buradan tüm dostlarının yanında olmadığı, sağlığının yeterince iyi olmadığı ve zihninde bazı hastalıklar olduğu sonucunu çıkarıyorum.

Augustinus: Doğru gördüğünü inkar edemem.

Akıl: Birdenbire bedensel olarak sağlıklı olduğunu hissettiğini ve tüm sevdiklerinle bir arada keyifle vakit geçirdiğini düşün, bu biraz da olsa neşeni yerine getirmez miydi?

Augustinus: Şüphesiz bir ölçüde. Hele ki dediğin gibi tüm bunlar bir anda olursa böylesi bir neşeyi nasıl gizleyebilirdim ki?

Akıl: Bu durumda seni hâlâ zihnin hastalıkları ve endişeleri kontrol ediyor. Haliyle böyle gözlerle bu güneşi görmek isteyerek küstahlık yapmıyor musun?

Augustinus: Sonuç olarak sanki hiçbir ahlâkî ilerleme katetmemişim veya bir musibete bulaşmışım da onu üstümden atamamışım gibi bir sonuca vardın. Bunun sonucunu kabul ettiğimi varsayabilirsin.

***

Ruhun Bilinmesi. Tanrıya Olan İnanç.

Akıl: Ruhu ve Tanrıyı mı bilmek istiyorsun?

Augustinus: Bütün meselem bu.

Akıl: Başka bir şey yok mu?

Augustinus: Başka hiçbir şey yok.

Akıl: Öyle mi? Hakikati kavramak istemiyor musun?

Augustinus: Zaten o olmadan bu şeyleri bilemem.

Akıl: Bu yüzden öncelikle bu şeylerin ne aracılığıyla bilinebileceği bilinmelidir.

Augustinus: Bunu reddedemem.

Akıl: Dolayısıyla öncelikli olarak hakikat (veritas) ve gerçek (verum) sözcükleri ile iki farklı şey mi kastediliyor yoksa bunlar aynı şey mi görelim.

Augustinus: İki farklı şey gibi görünüyor. Zira, iffet (castitas) ve namus (castum) sözcüklerinin farklı şeyler olması gibi pek çok şey için bu böyledir. Bu sebeple hakikatin başka, gerçeğin başka bir şey olduğuna inanıyorum.

Akıl: Bu ikisinden hangisi daha üstündür?

Augustinus: Bana kalırsa hakikat. Nitekim tıpkı namusun iffetten değil, iffetin namustan gelmesi gibi, bir şey gerçekse hakikat nedeniyle gerçektir.

Akıl: Öyle mi? Sana göre namuslu biri öldüğünde, namus da mı ölür?

Augustinus: Asla.

Akıl: O halde gerçek yok olduğunda, hakikat de yok olmaz.

Augustinus: Ancak gerçek olan bir şey nasıl yok olur? Anlayamıyorum.

Akıl: Bunu sormana şaşırdım: gözlerimizin önünde binlerce şeyin yok olduğunu daha önce görmedin mi? Bir ağacın bir ağaç olup da gerçek olmadığını veya kesin bir şekilde yok olmayacağını düşünmüyorsan tabii. Nitekim duyularına güvenmeyip onun bir  ağaç olmadığını bilmediğini söyleyebiliyor olsan bile bana kalırsa en azından bir ağacın gerçek bir ağaç olduğunu inkar etmezsin: keza bu mesele duyu ile ilgili değil, akılla ilgili bir yargıdır. Şöyle ki, o sahte bir ağaçsa bir ağaç olmaz, ama bir ağaçsa gerçek olmak zorundadır.

Augustinus: Bunu kabul ediyorum.

Akıl: Diğer meseleye gelelim mi? Ağacın oluşan ve yok olan şeyler arasına girdiğini kabul etmiyor musun?

Augustinus: Bunu inkar edemem.

Akıl: O halde gerçek olan bir şeyin yok olması gerektiği sonucuna varılabilir.

Augustinus: Buna karşı çıkmıyorum.

Akıl: Öyle mi? Tıpkı  iffet yok olduğunda iffetli birinin ölmemesi gibi, gerçek olan şeyler yok olsa bile hakikatin yok olmayacağını anladın mı?

Augustinus: Bunu kabulleniyorum ve bu noktada nereye varacağını sabırsızlıkla bekliyorum.

Akıl: O halde dikkatle dinle.

Augustinus: Dinliyorum.

Akıl: Bir şeyin bir yerde olmak zorunda olduğuna dair görüş sana doğru geliyor mu?

Augustinus: Bundan başka hiçbir şey benim için bu kadar kabul edilebilir olamaz.

Akıl: Peki, hakikatin olduğunu kabul ediyor musun?

Augustinus: Kabul ediyorum.

Akıl: O halde onun nerede olduğunu, yani hakikatin bir mekanda yer kaplayan bir cisimden farklı bir şey mi yoksa kendisinin cismani bir şey mi olduğunu sorgulamamız gerekiyor.

Augustinus: Bana kalırsa bu ikisinden hiçbiri değil.

Akıl: Öyleyse nerede olduğuna inanıyorsun? Keza olduğunu kabul ettiğimiz hiçbir yerde değil.

Augustinus: Nerede olduğunu bilmekten başka bir şey istemiyorum.

Akıl: En azından nerede olmadığı hakkında bir fikrin var mı?

Augustinus: Eğer hatırlatırsan, belki bilebilirim.

Akıl: Şüphesiz, hakikat ölümlü nesnelerde bulunmaz. Nitekim biraz önce gerçek olan şeyler yok olsa bile hakikatin yok olmayacağını kabul ettiğimiz gibi, bir şeyin içinde bulunduğu şey mevcut olmazsa kendisinin de mevcut olmayacağını kabul etmeliyiz. Dolayısıyla hakikat ölümlü nesnelerde değildir. Ama hakikatin bir yerde olması gerekir. Bununla birlikte ölümsüz şeyler mevcuttur. Hakikati olmayan hiçbir şey gerçek değildir. Dolayısıyla buradan ölümsüz olmayanlar dışında diğer şeylerin gerçek olmadığı sonucuna varılır. Sahte ağaç, ağaç değildir; sahte odun, odun değildir; sahte gümüş, gümüş değildir; tıpkı sahte olan her şeyin gerçek olmadığı gibi. Yani gerçek olmayan her şey sahtedir. Bu yüzden ölümsüz şeyler dışında hiçbir şeyin gerçek olduğunu söylenemez. 

[...]

_________________________________

* Augustinus, İç Konuşmalar, çev. Fırat Çelebi, Doğubatı, 2023.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

2011–2024 idea, schola, zâhir âlem