Ey Muhammed! Onlara deniz kıyısında bulunan kent halkının durumunu sor. Hani onlar Cumartesi (yasağı) konusunda haddi aşıyorlardı. Zira tatil yaptıkları Cumartesi günü balıklar onlara akın akın geliyor, tatil yapmadıkları (diğer) günlerde ise gelmiyorlardı.
İşte onları, yoldan çıkmaları sebebiyle böyle imtihan ediyorduk.
A'râf, 163
—
Ey kendilerine kitap verilenler! Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden, yahut Cumartesi halkını lânetlediğimiz gibi onları lânetlemeden, yanınızda bulunanı (Tevrat'ı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur'an'a) iman edin, Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir.
Nisâ, 47
—
Ve nesillerinizce Sebti ebedî bir ahit etmek üzre, İsrailoğulları Sebti tutacaklar.
Mısır'dan Çıkış, 31: 16
Simon del Desierto, Türkçeye çevrilen hâliyle Çöl Adamı Simon ya da Çölün Simon'u, 1965 yılı yapımı Luis Bunuel'in siyah beyaz filmi. İspanyolca olan filmin süresi 42 dakika.
Luis Bunuel, filmlerinde genel olarak kendi gerçeküstücü disiplinini yerleştirir. Simon del Desierto, irrasyonel bir dinsel anlatı. Bunuel, sürgün bir adamdır. Cizvit meşrep, biraz aykırı ama nihayetinde Le Charme Discret de la Bourgeoisie ve Le Fantôme de la Liberté filmleri ile kendi sanatının zirvesine çıkmış bir kişiliktir. Meksika, İspanya, Fransa derken yıllar ilerledikçe ara-dönem filmlerinde kendini geliştirmiş usta bir yönetmen olup filmlerinde absürd mefhumunu sıklıkla serper. Burada yapılan anlatının bozuntularına radikal bir perspektif kazandırmaktır. Simgesel ve metaforik tasvirin saçmalığını eleştirirken Bunuel'in filmlerini saçma çerçevesinde değerlendirmek hiç şüphesiz yerinde olabilecektir.
—Sana söz vermiştim geleceğim diye Simon. Bu son sefer...
—Vade retro, Şeytan!
—Artık "Vade" ya da "Retro" yok.
—Eğer Allah beni baştan çıkarmana izin verirse, dayanırım buna ben. Lakin hiçbir şeyi başaramayacaksın. Nefesinin pis kokusu burnuma kadar geliyor.
—Sen de iyi kokmuyorsun ki. Hazırlan, çok iyi bir seyahate çıkacağız! Hem de çok uzun. Kes şu el kol hareketlerini, bu kez sana faydası dokunmayacak. Çöl adamı Simon! Seni şaşırtacağım. Ama seninle aramızda çok az fark var. Senin gibi ben de Yüce Allah'a inanırım. Çünkü onun varlığı hoşuma gitmişti... Seni nereye götürdüğümü biliyor musun? Sebt (Cumartesi) gününe!
Simon del Desierto'daki anlatının siyah beyaz formatın ötesine taşındığını söylemeliyiz. Filmin irrasyonalizmi bir yana, seyir içinde bu döngünün nereye varacağı ise oldukça güzeldir. Bu yönetmenin kendi bakışından sıyrılıp bir üst seyre, perdeye gittiğinin altını çizer. Simon del Desierto, biraz zor filmdir bir bakıma Bunuel'i tam anlamıyla anlayabilmek için. Kesintilik vardır ama bu daimdir. Daimi kesintilik. Yapısallığın genelde bir yapıbozumdan çıkıp bir tabloyu oluşturduğu gözükür Bunuel'de. Bunuel, kendi yaşantısından hareketle de tirancı bir sistem kurar Simon del Desierto'da da. Çünkü Bunuel'in hayatı hep kederle geçmiştir. İspanya'dan kaçmasaydı Franco'nun askerleri kendisini kurşuna dizecekti diye bilinir, öldürülecek yönetmendi olarak diye söylenir hatta.
Çöl ve Simon. Çölün mekân olarak özellikle seçilmesinin altındaki gerçekliğe de uzanmak mümkün. Bunuel bu tip mekanları dış dünyadan soyutlayarak bir merkeze odaklanılmasını ister. Tüm bunlar olurken, Suriyeli aziz Simeon Stylites'in oğlu Simon'u biz bir şefaatçi, Kadın Karakteri Şeytan, Papaz ve Rahipleri bir diğer dilden dinsel sistem içindeki itaatkar toplum merkezi ve de oradaki halkı sefaletin çocukları olarak görürüz.
—İnsanlar daima kanlı savaşlarda dövüşeceklerdir. Çünkü "benim", "senin" gibi kötü sözlerden dolayı.
—Ne demeye çalışıyorsun sen?
—Kendinin olduğu şeyi savunmak için öldüren insanı.
—"Senin" olan nedir ki?
—"Benim" olan nedir mi? Anlayacaksın. Bu çanta sana ait değil mi? Lakin tersini söylersem tartışmaya başlarız. Denemek ister misin? Simon, bu çanta BENİM! Senin olduğunu söyle.
—Benim!
—Sana benim olduğunu söylüyorum!
—İyi... Öyleyse al. Bencil olmayışın ruhuna hayırlıdır. Ama tövbe etmek için yararlı olabilir mi?
Sebt gününde ibadetin olmadığı, insanların kendi keyiflerine göre hareket ettikleri, yasağı çiğnedikleri aşikardır. Bunuel'in Sebt günü ile gittiği aralık aslında insanoğlunun düştüğü hezeyan. Geçmiş ile günümüzün dinsel ve tarihsel bir dikotomisini, çatlamasını fark ederiz. Bunuel, bu doğrultuda mantıksal olmayanı gayet başarılı üslubuyla gösteriyor. İrrasyonelliği bu şekilde teyit ediyor. Simon del Desierto, bağlamın içinde pencerelere açılıyor. Bunuel, tepeden inmecilikle değil, salt gerçekliği trajik bir biçimde sunuyor. Dans eden insanlar, Sebt'in şuurundan uzaktaki kitle Bunuel için Şeytan'a biçtiği replik. Evveliyatı modern toplum ile veriyor, siyah beyazlık çatısı altında buluşan iyi ile kötünün savaşı.
Luis Bunuel, din teması ile amaçladığı aslında günümüz gerçekliği. Dinsel kurallar karşısındaki insanın hâli. Sinema dilini gerçeküstücü kullanıp güldürüsünün altındakine gitmemiz çok zor değil. Şeytan'ın Simon’a seyahata çıkacaklarını bildiren "birisi bizi götürmeye geliyor" repliğinin peşine uçağın gözükmesi buraya bir nokta atışıdır. Kendi kendini omuzlayan Simon del Desierto, insanın diğer bir insanla nereye konumlanabileceğini sorguluyor, siyah beyazlıktan gerçekliğin rengine kavuşuyor. 42 dakikadan daha fazlası var Simon del Desierto'da...
Radyoaktif et.
Kasım 2011
Benzer okumalar: