Hüzünlü Gizem Ninnisi, Lav Diaz |
–Diğer kusurlar gizlenebilir ve gizliden gizliye beslenebilir; öfke ise kendini açık eder ve biçim kazanır, büyüdükçe de görünürlüğü artar. Saldırmak üzere olan hayvanların birtakım işaretler verdiklerini, bedenlerinin olağan ve sakin durumunu değiştirip yırtıcı bir görünüm kazandıklarını bilmez misin? [...] Saklaması güç diğer bazı tutkuları da elbette göz ardı etmiyorum. Şehvet, korku ve cüret de kendini belli eden tutkulardır ve tahmin edilebilirler. Aslında çehrede değişim yaratmayan hiçbir kuvvetli tahrik yoktur. Peki o halde fark nedir? Fark şudur ki diğer tutkular kendiliğinden görünürdür, öfke ise kendini gösterir.
–Öfkeden daha büyük düşman var mıdır? İnsan yardımlaşmak için doğmuştur, öfke ise karşılıklı yıkım için vardır. İnsan biraraya gelmek, öfke ayırmak ister. İnsan fayda sağlamak, öfke zarar vermek ister. İnsan tanımadıklarının dahi yardımına koşmak, öfke en kıymetlilere dahi saldırmak ister. İnsan başkalarının iyiliği için kendini harcamaya dahi hazırdır, öfke ise ancak başkalarını da beraberinde sürükleyecekse tehlikeye atılır.
–Öfke cezalandırmaya teşnedir. İnsanın huzur dolu gönlünde bu tür bir arzunun yer edinmesi insan doğasına hiç de uygun değildir. Doğrusu insan yaşamı fayda ve ahenk üzerinedir. İşbirliğine ve yardımlaşmaya bağlıdır ama bunun temelinde korku değil, karşılıklı sevgi yatar.
–Öfke ne muharebelerde ne harplerde faydalıdır. Öfke telaşa yatkındır ve tehlikeden kaçınmazken başkalarını da beraberinde sürüklemek ister. En güvenilir erdem, kendini uzun uzun ve etraflıca değerlendiren, kendine hâkim olan, yavaşça ve tasarlayarak kendini ön plana çıkarandır.
–Öfke olmadan cesur olamayan insanlar haricinde hiç kimse öfkelenerek daha da cesur olmaz. Haliyle öfke erdeme destek olmak için değil, onun yerine geçmek için gelir. Hem öfke bir iyilik olsaydı en kâmil insanlarda bulunması gerekmez miydi? Gelgelelim asabilerde, çocuklarda, yaşlılarda ve hastalarda bulunur. Zira doğası gereği her türden zayıflık şikayete yatkındır.
–Zenon'un dediği gibi: "Akıllı adamların gönüllerinde de iyileşen yaraların izi kalır."
–Asabiyet şu kötü özelliğe sahiptir: İdare edilmeyi istemez. Eğer hakikat onun arzusunun aksine tezahür ederse doğrudan hakikate öfkelenir. Gözüne kestirdiklerine bağıra çağıra, isyan edercesine ve vücut hareketleriyle, hakaretler ve lânetlemeler eşliğinde saldırır.
–Dediklerine göre en büyük jimnastik eğitmeni olan Pirus, yarışmaya hazırladığı atletleri öfkelenmemeleri konusunda her zaman uyarırmış. Çünkü öfke zanaatlarını bozuyormuş ve öfkelendiklerinde yalnızca zarar verecek bir fırsat kolluyorlarmış. Bu yüzden mantık genelde sabrı öğütlerken, öfke intikamı öğütler.
–Birileri, "Öfkeden azade gönül miskindir." diyor. Eğer gönülde öfkeden daha sağlıklı bir şey yoksa bu doğrudur. Ne avcı olmak gerekir ne av; ne yumuşak kalpli olmak gerekir ne gaddar. Birinin gönlü gereğinden fazla yumuşak, diğerininkiyse gereğinden fazla katı olabilir. Bilge kişi ise ölçülüdür ve daha büyük cesaret gerektiren işlerde öfkesini değil gücünü kullanır.
–İç savaşta kazandığı zaferi en merhametli bir şekilde kullanan Gaius Caesar ne karşı kampta ne de tarafsız görünen kişilerce Gnaeus Pompeius'a yazılmış bir sandık dolusu mektubu ele geçirip yakmıştı. Ölçülü de olsa öfkelenmeye alışmış biri olmasına rağmen yine de öfke duymamayı tercih etmişti. Her kim ne hata yapmışsa bunu bilmemek, onun nazarında merhametin en cömert bir türüydü.
–Asabiyeti en çok besleyen şey ölçüsüz ve tahammülsüz bir rahat yaşamdır. Gönül meşakkat çekerek yontulmalıdır ki bir darbe esaslı olmadığı sürece o darbeyi hissetmesin.
–Başkalarının kusurları gözlerimizin önündedir, kendi kusurlarımızsa arkamızdan gelir. Yani oğlunun münasebetsiz âlemleri, oğlundan daha da beter olan bir babanın tepesini attırır, kendi aşırılıklarını dizginlemeyen kişi başkalarınınkine müsamaha göstermez, tiran katile öfkelenir, tapınak soyan kişi hırsızı cezalandırır. İnsanların büyük kısmı yanlışlara değil, yanlış yapanlara öfkelenir. Kendimizi özdenetime tâbi tutup kendimize şu tavsiyeyi verirsek bu bizi daha ılımlı biri yapar: Bu tip bir şey yapmadığımıza emin miyiz?
–Öfkenin en etkili ilacı ağırdan almaktır. Bunu da başlangıçta affetmek için değil, doğru yargıya varmak için isteyesin: öfkenin öncül dürtüleri şiddetlidir, bekledikçe durulur. Öfkeyi hemen tümden ortadan kaldırmaya çalışmayasın zira o zaten kısım kısım parçalanarak tümden yok olacaktır.
–İntikam, acının itirafıdır.
*Seneca, Öfke Üzerine, çev. A. Doğucan Hanegelioğlu, Doğubatı, 2024.