Stalker, 1979. |
Gökhan
Özcan: Korunmaya dair anıları yeniden yaşayarak, der Bachelard, kendimizi
avuturuz. Kendi üstüne kapanma veya cenin pozisyonunda büzülme, regresif bir
korunma tepkisidir. Melankolik deneyimler anında bu tepkiyi çokça kullanırız. Aynı
şekilde su altında/içinde durma [Stalker], [Otto] Rankçı bir bakış ile cenindeki
amniyon sıvısına özenmedir. Cenin, lugavî olarak —örten şey— anlamındadır.
Aslen, Arapçada kökünün bir özelliği olarak "cennet, cinnet, mecnun,
cin" kelimeleri de hep bir şeyin örtülmesi anlamına bürünerek çekime
[tasrif] uğramıştır. —Cennet—, üzeri yeşilliklerle örtülü toprak; —Cinnet— aklın örtülmesi; —Mecnun— aklı örtülen kimse; —Cin—, insana örtük olan varlık
anlamlarına gelmektedir. Hasılı, cenin anne karnı tarafından örtülen şey
demektir. İnsanın, ruha ve bilince baskı yapan melankolik deneyimler sırasında
cenini ve ceninin ikame ettiği emniyeti ve sükûnu talep etmesi, dolaylı olarak
bu -örtünme- ihtiyacı ile ilgili olmaktadır. Hz. Muhammed'in [s.a.v], ilk vahyin inzalinden
hemen sonra, evinde, Hz. Hatice'ye —beni ört!— [bkz: Müzzemmil] diye buyurması
da, kanaatimce, Hz. Peygamber'in [s.a.v], vahyin varoluşsal sıkletine karşı geliştirdiği bu
beşerî [ama insanî değil] örtünme ihtiyacını dile getirmektedir.
Ali Hasar: Setr hâli ya da zerre olma ontolojik bir meseleyi içerir: merkezden kopmuşuzdur
çünkü, bu öyle bir kopuştur ki ne kadim hâlimiz ne de mütereddit aklımız
selamete erer. Selamet yatay çizgidedir: envolüsyon, yani büyük mekandan/yerden
küçük mekana/mertebeye olana düşüşümüz/seferimiz sancılı olur, ama gaflet/bulanıklık mertebesi on cüzse, dokuzunda rahmet nakışı vardır, kudema
böyle der.
Gökhan
Özcan: Acizliğimizden vuruluyoruz hep.
Ali Hasar: Kusursuzluktaki cüz, diyordu Aziz Augustinus, kusurdan haber vermektir...
28 Mart 2015.