Latinceden ve Almancadan çeviren:
https://twitter.com/emanuelkant_ [Universität Tübingen]
Üçüncü Makale
Tanrı bir mi? (Karş. 103, 3)
İnceleme. 1. Zahiren, Tanrı bir değildir. Çünkü 1. Korintoslular 8, 5 der ki: "Evet çok sayıda 'tanrı' ve çok sayıda 'efendi' var."
2. Üstelik, hiçbir ölçü Tanrı tarafından peşinen söylenemeyeceği için, sayının ilkesi olan 'bir', Tanrı tarafından peşinen söylenemez. Var olanlarla dönüştürülen 'bir' de aynı şekilde. Çünkü bu beraberinde noksanlığı getirir ve her noksanlık Tanrı'ya yakışmayan bir kamil olmamadır. O halde Tanrı'nın bir olduğu söylenemez.
Ama aksine Tesniye 6, 4'de şöyle yazılmıştır: "Dinle, İsrail! Senin Rabbin, senin Tanrın, bir olandır."
Şunu derim: Tanrı‘nın bir olduğu şu üç şeyle kanıtlanır. İlkin: O'nun basitliğinden. Şu açık ki her tek bir şeyi 'bu şey' yapan neden, onun hiçbir şekilde çoğa vasfedilemiyor oluşudur. Sokrates'i bir insan yapan belirli bir şey birçok insana, ama burada-bu insan olan Sokrates sadece birine vasfedilebilir. Yani eğer Sokrates onu burada-bu yapan özelliğiyle insan olsaydı, nasıl birçok Sokrates olamıyorsa, aynı şekilde bu surette birçok insan da olamazdı. Bu ancak sadece Tanrı'ya atfedilebilir. Çünkü yukarıda (Soru 3, Makale 3) izah edildiği gibi, bu Tanrı'nın kendisi, O'nun doğasıdır. Bu yüzden bir ve aynı şey olan Tanrı'dır ve 'bu Tanrı'dır. O halde birden fazla Tanrı'nın olması imkansızdır.
İkincisi: O'nun mükemmelliğinin sonsuzluğundan. Yukarıda (4, 2) Tanrı'nın kendinde, var olanların tüm mükemmelliğini kapsadığı gösterildi. Birkaç tanrı var olsaydı, bunlar zorunlu olarak birbirinden farklı olurdu. Nihayetinde birine ait olmayan şey, diğerine ait olacaktı. Eğer bu bir noksanlık olsaydı, onlardan [tanrılardan] birisi apaçık mükemmellikte olmazdı. Bu bir mükemmellik olsaydı, o halde onlardan biri bundan yoksun olurdu. Yani, birkaç tanrının var olması imkansızdır. Bu nedenle antik filozoflar, sözgelimi hakikatin kendisi tarafından zorunlu kılındığı için, sonsuz bir ilke öne sürdüklerinde, bunun yalnızca tek bir ilke olması gerektiğini iddia ettiler.
Üçüncüsü: Alemin birliği açısından. Yani burada bulunan her şey, karşılıklı bir düzen içindeymişçesine, bazıları diğerlerine hizmet ediyor. Ancak bir tarafından böyle bir düzen kurulmuş olmadıkça, farklı olan şeyler aynı düzen içinde birarada uyum içinde olmazlar. Bir tarafından birçok şeyin bir düzene sokulması, birkaç [tanrın]ın bunu yapmasından iyidir. Çünkü 'bir' kendinde kendinin nedenidir, onlar bazı yönlerden bir olduğu kadar, bir şekilde birin arazî nedenidir. Bu nedenle, birinci olan en mükemmel olduğu, haddi zatında, arazî olmayan olduğu için, her şeyi tek bir düzene indirgeyen ilk, yalnızca bir olmalıdır. Ve bu Tanrı'dır.
Öyleyse itiraz 1'e cevap: Birçok tanrıya tapan bazılarının yanılgısıyla birçok şey tanrı olarak isimlendirildi. Onlar gezegenlerin ve yıldızların ve alemin parçalarının teker teker tanrılar olduklarını düşünüyorlardı. Bu sebepten havari: "Bizim için tek bir tanrı vardır." vs. diye ekler.
İtiraz 2'ye cevap: Sayıların ilkesi olan 'bir', Tanrı'ya değil, maddi şeylere atfedilir. Varlıkta maddi olan matematiksel cinslere ait sayıların ilkesi olan bir, ancak akli olarak maddeden soyutlanmış ideadır. Fakat varlıkla dönüştürülebilir olan 'bir' metafiziksel entitedir, ancak o kendi varlığında maddeye bağlı değildir. Ve Tanrı'da bir yoksunluk olmamasına rağmen, yine de, bizim kavrayış tarzımıza göre, O bizim tarafımızdan sadece yoksunluk ve ıraklık yoluyla bilinir. Bu nedenle, belirli bir tür yoksunluğun Tanrı'ya atfedilmemesi için hiçbir engel yoktur; mesela O, cisimsizdir ve nihayetsizdir gibi ve benzer biçimde Tanrı'nın bir olduğunun söylenmesi gibi.
Kaynak: Summa Theologiae (Articulus 3, s. 58)