İsa, Getsemani Bahçesi'nde – Ilya Repin. |
Fransızcadan çeviren: Ali Hasar
Mihail Nuayme Lübnan’ın ve Ortadoğu’nun önemli, edebî bir şahsiyetiydi. Nuayme New York’ta yaşarken, Cibran’la etle tırnak gibiydi. Cibran ölüm döşeğindeyken, Nuayme'den son nefesine kadar hastanede kendisine refakat etmesini istemişti.
Mihail Nuayme’ye, Boston 1921
Kardeşim Micha,
Er-Râbıta dergisinin son sayısını okuyup önceki sayılarına göz gezdirdikten sonra aramızda derin bir uçurumun olduğuna inandım. Ne biz onlara gidebilir ne de onlar bize gelebilir. Ne yapmaya meyletsek de yarım yamalak edebî cümlelerden azade olamayız. Manevî özgürlük içerden gelir. Bu hakikati herhangi bir kimseden daha iyi biliyorsun.
Kimi bilgeliklere göre Tanrı’nın uykuda kalplere koyduğu şeyleri uyandırmaya çalışma. (…)
… İşte deliliğin kıyısındasın. Ürkütücü doğasında yüce, yüceliği ve güzelliğinde de ürkütücü bir haber mevcut burada. Bencillik yoksunluğuna doğru deliliği ve ilk adımı kastediyorum. Deli ol, Micha. Deli ol ve ruh sağlığı örtüsünün gerisinde ne olduğunu söyle bize. Hayatın gayesi bizi bu sırlara mülaki kılmaktır ve delilik bunun yegâne vasıtasıdır. Deli ol ve deli kardeşin için deli bir kardeş kal.
Cibran
*****
Mihail Nuayme’ye, Boston 1921
Sevgili Micha,
Émile Zeydan’ın hoş bir mektubu bu. Ciddiyetle oku ve her zaman yaptığın gibi gösterebileceğin en iyi özeni göster. Burada, şehirde ve civarında sıcaklık bunaltıcı. New York nasıl? Sen neler yapıyorsun?
Kalbimde, Micha, sallanıveren, yürüyen ve bir bulut gibi yayılan gölgeler ve suretler var, ancak kelimelerle onlara bir şekil vermekten acizim. Belki de bu kalbin bir yıl önceki hâline rücu etmesine dek sessizliği elden bırakmamam gerekecek. Sessizliğin bana yaraması bir ihtimal, ama heyhat! Sessizlik çetin ve konuşmayla, ezgi söylemeyle ülfet etmiş birinin yüreği içinse bir elem.
Sana ve sevgili biraderlerine en içten selamlarımla.
Cibran
*****
Mihail Nuayme’ye, Boston 1922
Saba’nın ölümü derinden sarstı beni. Gayesine ulaştığını, şikâyet ettiğimiz şeylere karşı şimdi hayat bulduğunu biliyorum. Sadece bunu biliyorum ve özellikle bunu bilmenin kederimin yükünü hafifletmemesi ne tuhaf! Bu üzüntünün manası ne olabilir? (…) Ona duyduğum kederim hakikatte gençliğimin bir hülyası değil midir? Her ne kadar bu gençlik yaşanmadan geçip gitmişse de.
Keder ve muazzez bir insanı yitirmekten duyulan esef, insan bencilliğinin izdüşümleri değil midir esasında? (…)
Dünyayı elinin tersiyle itme fikrin tamamen şahsıma matuf. Uzun bir süre; bir inziva yeri, küçük bir bahçe ve bir abıhayat kaynağını düşledim. (…)
İstikbalin, Micha, bizi Lübnan vadilerinin bir kıyısındaki bir inziva yerine yerleştireceğini söylüyorum. Bu sahte medeniyet, ruhumuzun tellerini kopma noktasına dek gerdi. Bunlar kopmadan gitmeliyiz. Ancak, gidene değin sebatkâr, sabırlı olmak zorundayız, Micha.
Biraderlerimize selamımı ilet. Onları sevdiğimi ve görmeyi, ruhen onlarla yaşamayı arzuladığımı söyle. Tanrı seni korusun, Micha, gözetsin ve seni bir kardeş olarak kardeşine esirgesin.
Cibran
*****
Mihail Nuayme’ye, Boston 1923
Uzun süreli sessizliğimi bağışla, biraderlerinin ve biraderlerimin affına sığınırım.
Bu yazın başında doktor her türlü yazıdan uzak durmamı söyledi; kendimle arzum ve kız kardeşimin ve kimi ahbaplarımın arzusu arasındaki uzun bir savaştan sonra söylediklerini kabullendim. (…)
İki ya da üç hafta sonra New York’a dönüp biraderlerimin yanında olacağım. Şayet beni içlerine kabul ederlerse, nasıl sevindiklerini anlayacağım. Ne bir dilenci dilenmek ne de bir suçlu şartlarını öne sürmek zorundadır. Üç aydan beri sana yazdığım ilk mektup bu.
Herkese çok selam. Tanrı seni korusun ve kardeşine bağışlasın.
Cibran
*****
Mihail Nuayme’ye, Boston 1928
Sevgili Micha,
Selam üzerine olsun. Sağlığımı, sıhhatimi soruyorsun; çok düşünceli ve yüce gönüllüsün. (…) Üç hafta evvel New Babylon’a geldiğini haber aldım. Söyle bize, ey gençlik baharı! Maddi ve manevi yokluğunun ne tür hazinelerini yanında götürdün? Bir hafta sonra New York’a gelip getirdiklerini görmek için ceplerini yoklayacağım.
Bir gün ve ertesi gün hastaysam da, İsa kitabı tüm yazımı aldı. Çok önceden yayınlanmış olmasına rağmen yüreğimin hâlâ orada olduğunu, onunsa bu sayfadan uzaklaştığını söyleyebilirim.
Cibran
*****
Mihail Nuayme’ye, Boston, Mart 1929
Sevgili Micha,
Sağlığımı merak ediyorsun, çok incesin. Şu anda afiyetim yerinde, Micha. Romatizma ağrıları gitti. (…) Ancak, hastalık kaslar ve kemiklerden daha derin bir yere yerleşti. Sağlıklı mıyım yoksa hasta mıyım diye daima soruyorum kendime.
Micha, sürekli sağlıkla hastalık arasında bulunmak üzücü bir durum. Bu, ömrümün mevsimlerinden biri. Senin ömründe de kış ve ilkbahar var: Ne sen ne ben hangisinin diğerine gerçekten yeğlenir olduğunu bilebiliriz.
Yeniden buluşacağımız zaman bana ne olduğunu anlatacağım. Böylelikle, bir gün sana “Sen kendi Lübnan’ına sahipsin, ben kendi Lübnan’ıma” diye neden bağırdığımı anlayacaksın. (…)
Önceki bir mektubumda doktorların beni çalışmaya karşı uyardığını söylemiştim. Gelgelelim, en azından ruhen ya da inadına çalışmak dışında yapabileceğim hiçbir şey yok. Michelangelo, Shakespeare, Spinoza, Beethoven’ın yaşamına ayrılan 4 hikayeden müteşekkil bir kitap hakkında ne düşünüyorsun? Başarılarının acı, tutku, göç ve insan kalbinde kıpraşan umudun kaçınılmaz sonucu olduğunu göstersem nasıl olur? Bu tür bir kitap hakkındaki fikrin nedir?
Yeterince bahsettim. Ermişin Bahçesi’nin tashihine gelince, kararımı verdim ama, şimdilik editörlerden uzak durmamın akıllıca olacağını düşünüyorum.
Yeterince bahsettim. Ermişin Bahçesi’nin tashihine gelince, kararımı verdim ama, şimdilik editörlerden uzak durmamın akıllıca olacağını düşünüyorum.
Sevgili biraderlerimize çok selam. Tanrı seni korusun.
Cibran
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder