2. Heraklius, Gürcistan –1720, 1798– Hakob Hovnatanyan |
Hakob Hovnatanyan, Ermeni Hovnatanyan Ailesi'nin beşinci nesilden bir üyesidir. Kendisi bir portreci olup, babası Mkrtum Hovnatanyan'dan küçük yaşta eğitim almış, gençliğinde Tiflis ve Erivan sokaklarının duvarlarında resimler çizmiştir. Bugün, Ermenistan Sanatı'nın köklerinde önemli bir payı olan Hovnatanyan'ın resimleri derinliklerin ve kültürel geçmişin izlerini taşıyan bir yansımadır. St. Petersburg'ta aldığı ödülle Gürcistan'da tanınmaya başlayan Hovnatanyan, daha çok elit kesimin, prenslerin, zenginlerin, tarihteki önemli kişilerin portrelerini çizerek kendi döneminde bir çağ atlamıştır.
Ermenistan, Gürcistan ve Kafkasya Sanatı'nın oluşumunda, temellerinin sağlamlaştırılmasında imzası bulunan Hovnatanyan, kendi sanat disiplinini Ermeni topraklarından aşıp İran Ermenileri'ne kadar götürmüştür. Tebriz'den Tahran'a, İsfahan'dan Urmiye'ye kadar İran coğrafyasında da etkili bir söz sahibi olmuş, Nasıreddin Şah, Hazreti Ali şaheser portreleriyle gönüllerde yer etmiştir. Tiflis'in Raphael'i olarak adlandırılan Hovnatanyan; Salome Andronikashvili ve Natalia Teumian'ın çekiciliğini portrelerken ve bu iki farklı kadın imgesinin güzelliğini ortaya koyarken Hovnatanyan sanatının günümüz Ermenistan Sanatı'nın milatlarından birisi olacağını gösteriyor, Tiflis burjuvazisinde ve de diğer dönem çalışmalarıyla Doğu Avrupa ve Rusya'daki çağdaşlarıyla kıyaslanabilir bir pozisyona geliyordu aynı zamanda.
Gürcistan doğumlu Ermeni Sergey Parajanov, Hakob Hovnatanyan'ın sanatından etkilendiğinden 1967 yılında dokümanter bir kısa film çekip Hovnatanyan'ı SSCB dışına da çıkararak tanıtmayı amaçlamıştır. Unutulan ve bir şekilde unutturulmuş olan sanatçı Hovnatanyan'ın kültürel kimliğini, 19. yüzyıl Tiflis panoramasından anlatan bu çalışma sinematografik anlamda Gürcistan-Ermenistan ortak kültürünü de gün yüzüne çıkarır. Parajanov'un kısası sözde biyografik, kronolojik gibi duran lâkin sanatın ve ardılını, dinginliğini sunan nacizane Ermenistan ve Kafkasya kültürel tipolojisi için bir önem arz etmektedir. Hakob Hovnatanyan kısa filmi için yurdu Ermenistan'ı terk eden Parajanov, sancılı bir süreçten geçiyor olsa da –tipik Sovyet standartlarının dışına çıkışı, SSCB'nin Sayat Nova'nın gösterimini yasaklaması ve de Unutulmuş Ataların Gölgeleri ile bir anda kendisine cephe alınmaya başlanması– hüznünü hep içinde saklıyordu.
SSCB'de Eisenstein'in Potemkin Zırhlısı ile Parajanov'un Unutulmuş Ataların Gölgeleri kıyaslanmaya başladığında Sovyet gerçekçiliğinin nerelere geldiği de su yüzüne çıkmıştı. Hakob Hovnatanyan için vatanını terk edebilen, sanatı için cezaevi atılan, umarsızca bir köşeye fırlatılan bir insandır Parajanov. O, kendi sanatının zirvesindeki köşe taşlarını insanlara sunma niyetiyle, bilinmeyen isimleri, geçmişi, sanatı mutlak bir doyumla anlatmasıyla, Tarkovski hassasiyetini her daim taşımasıyla bir tarafının acısını sunuyordu, gerek dokümanter çalışmalarıyla, gerekse sanatına duyduğu bağlılıkla. Bu bağlılık sınırları aşmasıyla etkileyici yönde ilerlemiştir. Örneğin; Theodoros Angelopoulos, Bela Tarr; filmlerinde çoğu kez Parajanovcu sinema diline yaklaşan vizyonu kendilerine seçer.
Hovnatanyan kısası portrelerin gizemli çekiciliğini, sokakların aşınmışlığını, gökyüzünün maviliğini korurken, tabiatı es geçmez. Yüzyıla dair, kültürel kimliğin geçmişin potasını sunan, onu görselliğine dönüştüren bir dönem çalışması olmasının dışında Parajanov'un köklere bağlılığını da ortaya koyar. Parajanov, muhtelif portre, manzara geçişleriyle iplerini sıkı bağlar. onu izdüşüme çevirir; Tiflis'i, Kafkasya'yı ve oradan doğan güneşi bütün bir evrene yansıtır. Hakob Hovnatanyan'ı o an için öldürmez. Yaşayan halkların içindeki tutkuyu sanatın mükemmelliğiyle çarpraz götürür, atları hür kılar, çocuklara kapıları gösterir. Şemsiye ile evleri yağmurdan korur. Parajanov'un sanatın doruklarında uyumunun Hovnatanyan'ın eserleriyle değerlik kazanması, bilinmeyen diyarlara yolculuğu takdire şayandır.
Kasım 2012
Benzer okumalar:
—Sergey Parajanov ile Söyleşi
A Requiem for Kamanche اشکی برای کمانچه
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder